Amerika klasik devlet mantığı dışında bir güçtür. Biraz tarihsel alıntılarla bu konuyu açalım. Buradan sonuç çıkaralım ve başlayan ABD-Türkiye sorunu adına politikacıların neleri düşünmeleri gerektiğini de görelim, varsa algımızda eksiklik, bunu tekrar değerlendirelim.
Piyasalarda ne oldu? Ne yapılmalı? Bu tür bir savaşı bilmeyenler için rehberdir. “Ekonomik Savaş mı?” yoksa, “Batıyor muyuz?” Okurların kafası karışık. Ben çok özet halinde son durumu şöyle açıklamak isterim.
İlginç bir durumdayız. Bir tarafta Küreselci Güç Odakları (KGO), uluslararası finans kuruluşları, uluslararası medya, ABD Başkanı Donald Trump ve FETÖ var, diğer tarafta ise ilk planda Cumhur İttifakı kapsamında “Yerli ve Milli” diyen Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin yarısı nüfus ve buna ilave, mevcut hassasiyeti değerlendiren duyarlı bir kesim var. Buna “Ekonomik Savaş” deniyor.
Ekonomik Savaşı yeterince anlayabildik mi? Geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekonomik savaştan da başarıyla çıkacağız!” dedi. Nedir bu Ekonomik Savaş? Bu yazı, bu konuda gerek konjonktürü ortaya koyması, gerekse temel noktaları ele alıp köklü bir inceleme yapması bakımından önemlidir.
IMF’in mutat raporundan sonra dendi ki, “Ekonomi ısınıyor!” Bu ifade yerli yabancı çeşitli ekonomistlerce sıkça kullanılmaya başlandı. Ancak ekonominin gidişatı ile ilgili asıl sinyaller ekonomistlerden önce, doğal olarak, piyasadan gelmeye başlamıştı. Seçimler öncesinde bu tür sinyaller piyasada bir hayli etkiliyken seçimin verdiği psikoloji ile ötelenmiş gibiydi. Şimdi seçim de bitti, ekonomiden sorumlu bir bakan da atandı, herkes gerçeklerle karşı karşıya görünüyor. Türkiye için beklenen; yeni ve güvenilir bir hikaye.
Ekonomi hakkında tartışmalar artıyor, hem iç hem de dış şartlarda… Ben bu yazıda rolleri ele alacağım. Aktörler var, yaşanan olaylar, teori var, pratik de… Son olarak Berat Albayrak (40) Hazine ve Maliye Bakanlığına, ekonomi yönetiminin başına atandı. Önceki gelişmelere bakarak bu durumu nasıl değerlendirebiliriz?
Küresel piyasalar George Soros’un yeni bir büyük mali kriz ikazıyla sarsıldı. Soros salı günü Paris’te bir konuşmada, “Başka bir büyük finansal krize doğru gidebiliriz,” dedi.
İtalya’da ekonomik kriz büyüyor ve bu durum hükümeti sallar bir hal aldı. Hatırlanacaktır, Yunanistan da benzer bir kriz çıkarmış idi. Sorun sadece İtalya’nın popülist hükümetleri ile de sınırlı kalmadı, Avrupa Birliği demokrasileri bu tür yönetişim süreçlerine önlem alamıyor, asıl tartışma burada. Popülizmin sıkıntılarını daha dikkatli görelim; ne de olsa Türkiye de bir Akdeniz ülkesi.
FED’in (ABD Merkez Bankası) son toplantısına göre Haziran toplantısında faiz artırımı söz konusu edilecek. Birkaç gün önce FED, Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) 1-2 Mayıs tarihlerinde düzenlenen son toplantısına ilişkin tutanakları yayımlayarak piyasalara bu sinyali vermiş oldu. FOMC toplantı tutanaklarına göre üyelerin politika faizini %1,50-1,75 aralığında sabit tutma kararı aldığı görülmektedir. Ülkede ekonomik faaliyetlerin ve iş gücü piyasasının güçlenmeye devam ettiği vurgulanan tutanaklarda, son enflasyon verilerinin %2 hedefine ulaşılacağına dair güven verdiği belirtilmektedir. Bu durum diğer ülkelerin ekonomilerini doğrudan etkileyecektir.
Çin ve ABD arasında bir hafta süren ticaret toplantıları sonunda iki ülke karşılıklı olarak açıklamış oldukları ek gümrük vergilerini durdurma kararı aldılar. Açıklama Pekin yönetiminin en üst düzey ekonomi yetkilisi Liu He ile Amerikan Hazine Bakanı Steven Mnuchin’in, Washington’da beş gün süren ticaret görüşmeleri sonunda yapıldı. Ortak bildiride, “Taraflar Çin’in ABD’den tarım ve enerji ürünleri ithalatında anlamlı bir artışta anlaştı. Bu ABD’nin büyümesine ve istihdamına olumlu katkı yapacak,” denildi. ABD, bu adımın Çin ile arasındaki yıllık 335 milyar dolarlık ticaret açığını kademeli olarak düşüreceğini belirtti. Çin, aradaki ticaret dengesizliğini azaltmak için ABD’den daha çok mal ve hizmet alma sözü verdi.