Ortadoğu Cephesinde Büyük Güç Mücadelesi

22 Ocak 2024
Okuyucu

Bu makalede ABD-Çin arasındaki güç mücadelesi, stratejik ve jeopolitik meseleler tarif edilecek, şu an yaşanan bölgesel gelişmeler ele alınacak, NATO, Rusya ve Ukrayna meselelerinin son durumları incelenecek, esasen bölgede İsrail ve İran’ın durumu üzerinde tespitler yapılacak, sonuca giderken de Türkiye açısından değerlendirmede bulunulacak. Amaç, çok kritik hale gelen bölgesel tansiyonu bütünüyle incelemek olacak.

ABD-ÇİN GÜÇ MÜCADELESİ

Zamanı geldiyse bile ABD hegemonyasını öyle kolay teslim etmez! Değil ABD, bunu hiçbir güç yapmadı, yapmaz da.

Eğer Çin ile ABD bir güç mücadelesi içinde ise bu şimdilik bir “mücadele” şeklindedir. Çin’in bugün için yeterli askeri gücü yok ve ABD’ye savaş ilan edecek de değil. Ama unutulmasın, stratejide sınama, rakibi “sınıra getirip baskılamak” şeklinde olur. 

Çin, halen güç biriktirme safhasında; 2027-2035 arasında tamamlayacağı ev ödevleri var. Onlar çalışırken ABD (veya NATO üyeleri) bekleyecek mi? 

Henüz bir dünya savaşı beklemeyin, bu tarz haberler kasıtlı olarak ileri sürülse de. Dediğim gibi, rakibi sınırda sınamak! Sınırların işaret edildiği yer savaştır, haliyle. Strateji bunu gerektirir.

ABD, Afganistan’da çekilirken çok sayıda cahil kimse, “ABD yenildi, gerileme evresinde, işi bitti…” türünden açıklamalar yaptı. Sanırım bugün durumu görebiliyorlardır. Bölgede bırakılan zaman ayarlı bombalar birer birer patlamaya başladılar. Bu kritik bölge Hint-Pasifik bölgesi, şu an aktivasyonu yapılan noktalar ise Afganistan, Pakistan, İran, Umman Denizi, Basra Körfezi, Aden Körfezi ve Kızıldeniz olarak işaretlenebilir. Hatta bir ilave daha yapılabilir, jeopolitik yönden bazı projeler var idi, onları hatırlayabiliriz. 

Çin, Kuşak Yol Girişimi ile Avrupa’ya ulaşmak istiyor. Çin’in yolu İran’ın etki alanından geçmektedir. Güçlü bir İran’ı ne İsrail ne de ABD ister. Çin’den Pakistan’a, Gwadar liman ve yol projesi var. Bu Hindistan’ı da etkiliyor. G20 Yeni Delhi zirvesinde ABD, Hindistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri liderlerinin açıkladığı “Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru” isimli, Hindistan’ı Ortadoğu’ya ve Avrupa’ya bağlayacak yeni ticaret yolu girişimi var. Bakalım kim daha erken davranacak?

Jeopolitik hatlar konusu önemli. Tam da Çin ile Batı dünyası arasında önerilen projelerin her biri Umman Denizi, İran, Kızıldeniz tarafından geçiyor. Kim hangi projeyi engelleyecek veya geciktirecek, kim kendi projesinin daha önde olmasını sağlayabilecek?

Uzun bir süre gündem Hint-Pasifik ekseninde kalacaktır. Çin, Hindistan, Tayvan, Tayland, Avustralya, Ortadoğu, yeni projeler, yeni enerjiler, yeni ticaret ilişkileri…

Rusya ve Moskova’ya bağlı yürümek isteyen ülkeler biraz dışarıda kaldı gibi!..

GELİŞMELER

Görünüşe göre, İran ile Pakistan anlaştılar. ABD’nin “oyununa gelmeyeceğiz” dediler. Bu oyuna, Britanya ve İsrail’i de eklediklerini düşünmeliyiz. Ama herşey o kadar kolay değil; İran doğusundaki bölgesel tansiyon bugün atlatılsa bile, yarın çok farklı biçimde karşımıza çıkabilir. Sonuçta İran’a ikaz bayrağı Belucistan’dan gösterilmiş oldu. Belucistan, Çin ile ABD mücadelesi yolu üzerinde ve çok kritik özelliklere sahip. Hem Belucistan meselesinin Hindistan ve Çin’e de mesaj niteliği taşıdığını da unutmayalım.

Bugün şunu düşünebiliriz, ABD ve İsrail bölgede “İran’ın vekillerine savaş” açmış halde. Bu İsrail’in Doğu Akdeniz sahilini kontrol etme planıyla örtüşüyor. Yani aşamalı plan: Önce Gazze, sonra Lübnan. Bugünlerde Suriye-Şam’daki IRGC komutanlarına bir saldırı oldu, bekleyin Hizbullah noktasında da gelişmeler olabilir.

ABD çok yakında, Irak batısındaki al-Asad askeri üssü saldırısına hangi tonda cevap verecek, göreceğiz.

ABD, Yemen’deki Husilere saldırılarını sürdürüyor. Husiler, İran’dan daha fazla silah istiyorlar.

Netanyahu “İran’a saldıracaklarını” söyledi. Ama henüz Vekalet Savaşı safhasında oldukları görülüyor.

Olayların gelişimi ve bölgeye konumlanan ABD güçleri gösteriyor: İran ve vekilleri çembere alındı.

İran, (Şam saldırısı vesilesiyle) “karşılık verme hakkımızı saklı tutuyoruz” dedi. Karşılık vermiyor, çünkü “büyük olayı” bekliyor.

NATO

NATO tarihinin en büyük tatbikatını gerçekleştirecek. NATO caydırır ve hasmına baskı yaparak savunma yapar, saldırmaz. NATO geniş çaplı ve uzun süreli tatbikat yapacak, bunun uygulamaları içinde seferberlik hazırlıkları da olacak. Üye 31 ülke vatandaşları durumun ciddiyetine “inansın” isteniyor.

NATO kendi yöntemiyle rakiplerini baskı altına alıyor; Rusya’yı ve Çin’i düşünün, elbette İran ve Kuzey Kore’yi de. 

RUSYA

Diğer konu Ukrayna ve dolayısıyla Rusya meselesi. Bugün yapılan NATO baskısı ile Putin’i barışa zorlamak gerekiyor. Tehlikenin sınırına çekmek ve orada öneriyi kabule zorlamak! Bunun için NATO tatbikatı uzun süreli ve geniş çaplı.

Biden yönetimi kısaca, “Ukrayna’yı destekleyeceğiz, Rusya yenilene kadar,” demeye getiriyor. Ama şu an durum bira gevşedi. Çünkü başka planlar da başarılı olmak zorunda.

Zelensky, “Rusya ile savaşacağız, tüm toprakları geri alana kadar” dedi. Ama Ukrayna ordusu, topraklarını geri alma operasyonu için gerekli olan yönde, Dinyeper nehrini geçemeyince, bugün çaresiz bekliyorlar.

En başından biliniyordu: Rusya ile Ukrayna denk güçler değildi. Örneğin NATO savaşa girmez ise Rusya’yı alt etmek mümkün değildi. NATO ile Rusya savaşı mümkün değildi, çünkü bu sonu belli olmayan bir “dünya savaşı” demek olacağından, söylemler ve gayretler sadece stratejik ihtiyattan ibaretti.

Sonuçlar neler? Esasen ABD, Avrupa ve NATO alacağını aldı sayılır. Bir daha Batı dünyası Rusya ile 2022 öncesi ilişki düzeyinde olamaz. Mevcut Kremlin rejimi değişmeden ilişkiler değişmez, ama bu da mümkün değil. Rusya’nın “çok kutuplu dünya” beklentisi uzak ihtimal. Mevcut konumunu geliştirmek için ilk önce Rusya’nın yaptırımlardan kurtulması gerekir. Putin’in elinde Batı dünyasını iki koz var; Arktik bölge ve nükleer silah anlaşması yapmak. Ama bu kozları ileri sürmesi mümkün değil. 

İRAN

ABD ve İsrail, İran’a saldırır mı? Stratejiden ve polemolijiden uzak olanlar için aceleci bir sürü fikir ileri sürülebilir. Bunun bir yöntemi var: Modern savaş yöntemleri veya yeni tip güç mücadelesi faaliyetleri bunu gerektiriyor.

ABD, Britanya ve İsrail bir taraftalar, diğerlerini de buna ekleyebilirsiniz tabii. Şu an İran’a yapılabilecekler şöyle: Vekâlet Savaşına, ekonomik ve politik baskıya, Çin ve Rusya ile bağlarını zayıflatmaya, iç karışıklık yaratacak noktaları kaşımaya devam. Belucistan kaynamaya devam ediyor, bu olursa İran’da başka halklar için de olaylar gelişebilir. Halk rejim aleyhine sokağa çıktığında neler olabileceğinin menzilini göreceğiz. Örneğin, İran’ın nükleer tesislerine saldırı olup olmayacağını. Bu plan uzun soluklu, en az 1-2 yıl. 

Eğer çatışmadan söz ediyorsanız, bu yeni usullerle yapılan şekilde anlaşılmalıdır. İran önemli bir çatışma alanı halindedir. İsrail, kendilerince hayati görülen İran meselesinin örtüsü altında ama yapabildiği ölçüde geniş boyutlu şekilde, kendi çıkarına çalışarak, Doğu Akdeniz’de ilerleme kaydetmekle ilgilenmektedir. İran’ı daha çok konuşmaya hazır mısınız?

TÜRKİYE

Suriye ve Irak’ta ABD, İran güçlerine taarruzlarını yoğunlaştırırken, sınırın hemen yakınında Türk askerinin olduğunu da hatırlayalım. ABD bir yandan da Türkiye’ye mesaj veriyor. Görünen o ki hem Gazze hem de İran konusunda mesajlar söz konusu. 

Halen bölgede aktif olan, donanma destekli ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) ve İsrail Ordusu, İran’ı ve vekillerini hedef alıyorken, bölge ülkeleri hiçbir şey yapmayacak mı? Mesajlarını alıp bekleyecekler mi? Hem ABD’nin Vekalet Savaşı konusunda sicili iyi değil, İran’dan farkı yok. ABD bölgede kendine siyasi ve ekonomik olduğu kadar, terör örgütleri marifetiyle bir tür “vekil” bulma ve kullanma imkanına kavuşmuş olduğu görülmektedir. ABD’nin PKK/KCK terör örgütü (bundan türeyen birçok oluşum ismi geçerlidir,) ile ne tür bir ilişkisi var, Türk resmi anlayışına göre bu husus tartışmalıdır. Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD – esasen bu örgütün adı kendini tarif ediyor gibi) olarak bilinen ama küresel terör örgütü şeklinde yayılan bu örgüt ile ABD’nin politik meşruiyeti bir anlamda “tavşan kaç, tazı tut” misali ilerleme göstermektedir. Dolayısıyla, bu tartışmalı terör konusu ile diğer politik ve ekonomik meseleler yan yana konduğunda, ABD’nin bölgede “dayatmacı” bir yöntemi uyguladığı ve Vekalet Savaşı icra ettiği anlaşılmaktadır. Bu vekaletçilik konusunu sadece örgütler olarak görmemek, vekil devletler konusunu da buna eklemek gerekir.

Gelinen noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı: “Bir teröristan kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz!” Bunun anlamı açıktı: “ABD’nin dayatmalarına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Gerektiği ölçüde bölgesel aktörlerle dayanışma içinde olacağız. Terörle mücadeleyi sınır ötesinde sürdüreceğiz. İsrail’in korunmasına ve yayılmasına imkân verecek türden bir teröristanın kurulmasına müsaade etmeyeceğiz, Filistin davasını savunmaya devam edeceğiz…”

SONUÇ

Bugünkü çatışan ve potansiyel olarak çatışmaya dönük bekleyen meseleleri birlikte ele almak gerekmektedir. Sahada büyük bir güç mücadelesi sürmektedir ve çatışmanın genişlemesi söz konusudur. 

Son cümle: Stratejiyi bilenler kontrolü ellerinde tutabilirler.

Politika 'ın son yazıları

22 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
34 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
45 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
47 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
79 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme