Bu yazı FETÖ’cülerin mesihçi aklına karşı, hatta bu doğrultuda giderek mankurtlaşan (sözde) askerlerin haline ve yapmak istediklerine tepki olarak yazıldı. FETÖ veya başka türlü konuyu din temelinde tutarak kendine bir vazife çıkarıp terörist olanları düşünerek okuyalım lütfen. Olanlar ve iddialar şaka değil, tam bir
DevamıEtik ve bilimsellik konusunda yazılmış çok konu bulabilirsiniz. Son yaşanan gelişmelere bakılırsa tekrar hatırlanması gereken noktalar çıkacaktır.
DevamıBugün herkes soruyor, nasıl bir ordu? Peki olan ne? Anayasa çalışması yaparcasına birkaç yıl, bir sürü sivil-asker kurmayın soluksuz çalışması sonucu olgunlaştırabileceği öneriler bir iki günde hazırlanıyor ve kararnamelerle yürürlüğe konuyor. Yanlış veya doğru, şu an işler böyle yürüyor. Belli kesimler “Dikkat!” dese de gür sesli iktidarın “Her şey daha iyi olacak!” söylemi öne çıkıyor. Şimdiye dek Jandarmadaki düzenleme, askeri okulların ve askeri hastanelerin durumu, Kuvvet Komutanlıkları ve Genelkurmay’ın bağlantıları gibi konular hakkında kararnameler çıktı. Bunlar belki daha önce de yapılabilecek şeylerdi. Özetle bugün emir komuta yapısı sivilleşti. Yapılanlar sonucu Hükümet, “Bize, her şartta milletine silah çekmeyecek askerler gerekli, emirlere itaat etmeliler, teknik konular
DevamıBir anlığına bütüncül ve daha önemlisi yansız bir bakış açısı ile politik gündem ve kritik tartışmalar konusu üzerine yoğunlaşalım. Bakın ilk akla gelenler neler olacak? Tartışma kültürü en temel şekilde demokrasilerde, entelektüel alanlarda, bilim ve sanatta bir erdemlilik ölçütüdür. Şartlarına riayet edildi ise tartışma gereklidir, değilse bir kavgadan öte değildir. Tartışmanın bir seviyesi, amacı, muhatabı, süreci vardır ve bütünüyle insana özgü olgun bir davranış olarak sürdürülür. Eğer tartışma başka amaçların elde edilmesinde bir araç halinde kullanılıyor ise bunun değeri ve hedefi başka şekillerde ele alınmalıdır. Bu ve benzeri teorik yaklaşımları başlangıçta aklımızda tutalım isterim. Ama biz daha çok uygulamaya bakacağız.
DevamıBu yıl Türkiye geçen yıllardan daha fazla oranda terörü konuştu, yazdı, çizdi… Türkiye için “terörle baskı altına alınmak istenen bir ülke” değerlendirmeleri yapılmakta. Terörü konuşmaya devam ediyoruz, maalesef yarın yine terörü konuşacak bu ülke insanı. En son 28 Haziran 2016 gecesi İstanbul Atatürk Havalimanı dış hatlar terminali girişindeki yaşanan vahim olayda dikkatler bir kez daha Türkiye’ye çevrilmişti. Gelin şimdi geniş pencereden bakıp bazı tespitler yapalım.
DevamıSiyasetçinin kullandığı iradenin karşılığı halktan aldığını oydur. Bir parti oy verenlerin belli bir kısmını kendi siyasetinin değişmez bağlısı yapması halinde iktidarını sürdürür. Bunu nasıl garanti etmelidir? Bu sorunun cevabı en temel şekilde eğitim sistemini parti ideolojisine bağlı yapmaktan geçer. Önce şunu söyleyelim; tam, gerçek, ileri demokrasilerin eğitim kurumları ve sistemleri siyasetçilerin, partilerin ve iktidarların çıkarlarına dönük çabadan uzak, kendi metot ve disiplinine tam bağlı şekilde olur. Bu, eğitime verilen değerin ötesinde, demokrasiye ve insan haklarına bağlı yönetim anlayışına dair bir taahhüttür. Bu, aynı zamanda eğitimli kitlenin dengede durarak siyasetini eşitlikçi, hak ve adalete uygun, bağımsız ve demokrasinin ihtiyaç duyduğu şekilde
DevamıYazıma yaşadığım bir öykü ile başlayayım. Sonra dertleşir miyiz, derlenir miyiz, bakarız!.. Amerika’ya, Colorado Springs’e bir iş için gitmiştim. Havaalanında grubumla indik ve karşılayan şirket yöneticisi ile kapı önünde buluştuk. Aracı beklerken iki kişi yanımıza yanaştı ve Türkçe hitap ederek dünyanın diğer tarafında beni bir hayli şaşırttı. Türkiye’de bir üniversite görevliymişler, unvanları var. Sorgu sual ettiler, sözü bir yere getirdiler, bir hayli uzak olan şehir merkezine kendilerini bırakıp bırakamayacağımı sordular. Karşılayan Amerikalıya, bilim insanı olduklarını söyleyemedim, lafı dolandırıp danıştım, “Bu arkadaşları tanımıyoruz, burada karşımıza çıktılar, şehri bilmiyorlar, yurtdışı trafik tecrübeleri yok, araç kiralamak istemiyorlar, bizden yardım istediler, bunlar da Türk
DevamıBizler kapitalist-demokratik bir sistemle, başka toplumlarla her yönüyle entegre, daha çok kentlerde yaşam süren toplumlarız. Ancak baskın küresel yapının gereklerini yerine getirebiliyoruz. Giderek nüfus artıyor, kentler kalabalıklaşıyor, sanal değerlerin her şeyin önünde koşmasını isteyenlere dönüşüyoruz. Kentler bizi boğmadan, birer savaş alanı olmadan, yeterince zaman önce gerekli tedbirleri alabilecek miyiz? Bir adım daha ileri gidip sormak istiyorum: Bu sinir, kibir, vurdumduymazlık, çıkarcılık, biraz da düşüncesizlik daha da artarsa, mutlu olabilece miyiz?
DevamıKent trafiğinde en uygun düzenlemeler yapılır ve halkın (veya vatandaş) iradesiyle işletilirse, trafiğin kendi seyri ile ilgili kazançlarının yanı sıra, paralel olarak, hep birlikte yaşayan toplum bireyleri belli bir disiplin ile yaşama avantajı kazanır ve yaşam kalitesinin bir ölçüde kendiliğinden artması sağlanır. Bu ortak düşünceyle ve iradeyle olabilecek bir konudur. Bizim nesle ilkokulda mendil ve tırnak kontrolü yapılır, ortaokul seviyesinde “vatandaşlık” diye bir ders okutulurdu. Bunun yerine şimdi başka alışkanlıklar ve dersler vardır mutlaka. Ancak, diğer konuları geçtim, trafik ile vatandaşlığın bu denli iç içe olduğunu açıklayan başka bir ders alıyor muyuz, diye düşünmeden edemedim. Eğer kentin karmaşası içindeyseniz, vatandaş
Devamı