maksatli-aforizmalar-v
Maksatlı Aforizmalar (V)

Maksatlı Aforizmalar (V)

12 Aralık 2014
Okuyucu

Yalanım yok! Bu aforizmaları aklımın köşesinde beliren resimli ögeleri düşünerek yazıyorum, saf camın aklıyla, iç ve dışbükeysiz. Böyle yansıyor kağıda sözcükler; belki maksatlı, belki saklı… Düşünceme göre bu aforizmalar insan yaşamı için bir kan damarı! Nedendir bilmem, böyle demek geçti içimden. Bir tıkanıklık durdurur akışı!.. Daha canlı ironiler var elbette. Ama “an” için bunlar gerekli! Bu an için elzem, yalnız kanla ilgili olandır; kanla, damarla, kalple…

Durduruyor bizi aklımızın önündeki! Bildiklerimizden zarara gördüğümüz bir dünyada yaşıyoruz. Sürekli tekrarlamak mı zararlı?

Politik insana

İnsan politik varlıktır, nefsi olduğundan ötürü. Doğallıkla dışavurur, tepki verir, ifade eder; algısıyla, sezgisiyle, tarzıyla, bilinciyle, yöntemiyle, önceliğiyle, gizlediğiyle, becerisiyle, deneyimiyle, gücüyle, beklentisiyle, çıkarıyla ilintili. Düşman beller, savaşır, savaşırken su verir, barışır, barışırken sarılır. Dost beller, dostundan zarar görünce içine atar, bir şeyler yapmak ister, mesela konuşur, sorar, soruşturur, durur düşünür, belki yanıldım der, yanıldığını anlayınca gider hediyeler takdim eder, gönül alır. İnsan, dur durak bilmeyen varlıktır, gönlünün genişliğinden ötürü.

İnsan toplum halinde yaşar. Toplum belli anlaşmalarla bir aradadır, ortak değerler yoksa da var edilir ve üstüne pekiştirilir. Ortak politikalar meydana gelir. Kendi aralarında bir yönetim biçimi belirlendiğinde politika kurumsallaşmıştır artık. Toplumlar iletişimde olan diğerleriyle politik süreçler yaşar, doğaldır.

İlerleyene

Kurumlar insana özgü yeteneklerle donanır. Bilgiyle, seziyle, düşünceyle, stratejiyle, taktikle, vizyonla, misyonla, hedefle, kültürle yürür yolunda. Düzen kurulur, düzenekler sistemleştirilir. Her bir adım kuraldır, işler aksamadan yürüsün diye. Kurallara riayet edildikçe uyum gerçekleşir, sistem makine gibi işler, hızlanır, ilerler. Kurallar kısıtlamak için değildir, ilerlemeyi düzenlemek içindir.

Aklı yeterince çalışmayanlar, endişelerle bir arada duranlar, sorunlarını çözme başarısı, enerjisi ve iradesi bulamayanlar kısıtlayıcı kural koyarlar, o başka. Belli olur dışavurumlarından. Çünkü kısıtlamışlardır, çok belirgin anlaşılır, sorun var derler dışavurumlarında. Bu iyi bir toplumsal birliktelik değildir, bizim bir politikamız var deseler de ilerlemeye yönelik değildir; çünkü var gibi olan değerler yetersizdir.

Değerli bir saatin içindeki makineye bakın. Dişliler iyi cevherdendir, hatasız birbirine dokunur, ona göre yerleştirilmiştir ve bir iş çıkar dişlilerin uyumla dönmesinden. Kendindekilerden öte, göğe, güneşe, yıldızlara, aya tam bir uyumdur bu işin özü.

Siz zannediyor musunuz ki, İsviçre’nin çeliği var ve onun için en değerli saatleri üretiyor? Yok, onların toplum ve devlet dişlileri uyumlu, onlar buradan ilham alıyorlar doğru saat imali için, ellerindekileri satılsın diye biraz süslüyorlar, ustalık işte, hepsi o kadar.

Siz zannediyor musunuz ki, Güney Kore’nin demir cevheri var ve onun için çeliğin en değerlisini en ucuza yapabiliyor? Yok, onlar devlet sistemini, ekonomik ve politik kurumları senkronize etmişler, çalışıyorlar o kadar.

Bir ülkenin refahının belirleyicisi demokratik-politik kurumlarıdır. İnsanla ilgili kurumların temeli politik-liderlikle atılır. Liderlik bireyseldir veya kurumsaldır, ama sonuçta bir politika işlevidir. Liderlik politikayla, politika liderlikle yükselir.

Kararsıza

Benim neyim eksik demeyin! Politiğim, ideolojiğim, çirkefim, kavgacıyım, tahammülsüzüm, güvensizim, bu benim yaratılışım demeyin! Bir de politikanıza yön verenlere bakın.

Belirginleşen doğrultuda kurumsal yapılar yükselir; iyi veya kötü ama güçlenir, köklenir. Uyumluysa, iyi işleyense ve ölçü bilen şekildeyse iyidir, iyi politikalardan esinlenmiştir. Kötü politikalardan esinlenen taklit bir işporta saatin makinesidir, ucuzdur, çalışır, alıcısı çıkar, ama değersizdir.

Toplumda güç eşit dağıtılır, çarklar işlevsel dönü bulsun diye. Dişlinin biri büyük, diğeri küçükse bunun da gereği, işi üretmek adına birbirine bağımlılığı vardır. Büyük olmazsa küçük, küçük olmazsa büyük dönmez. Kendi kendine dönse ne olur? Güç küçük için de, büyük için de eşittir, çünkü kaynak birdir.

Hak, adalet, şeffaflık, koordinasyon, işbirliği, disiplin, araştırma, geliştirme, teşvik, değer verme, koruma, güvenme, eşit görme, özgür bırakma, uyum, ölçü, denge, ahlak, sevgi, hoşgörü, çalışma işi tarif eder ve sistem işler, ilerler. Karasızlık gösterenin aklı karışıktır, takılmıştır bir yere, bu engeldir ilerlemeye.

Şu veya bu sebeple kayırma olmaz. Seninki, benimki diyen yapılar da politiktir ama sürtüşür. Şu benden yana, öteki değil diyenin; şu ihale ona, bu makam şuna diyenin; şu mahkemenin sonucu şöyle, bununki de böyle çıksın diyenin dişlileri sürtünür. Dişliler sürtünmeden eskir, kırılma olur, küçük dişlinin küçük dişi, büyük dişlinin büyük dişini kırar, sistemin ürettiği kadük olur?

Kardeşime

A benim sevgili kardeşim, senin tarzında bir başkalık var; sinirli, sokağı seven, biraz doymak bilmeyen, içindeki sevgi tam oluşmamış, yaşamdan intikam alıyor gibisin; özün başka söylese de, vicdansız, adaletsiz ve ideolojik bir tavrın var o sergilediğin tutumda.

Tutumundur bana ulaşan, laf cambazlığıyla söylediğin ve ip cambazlığıyla yaptığın değil. Tutumda kandırmaya yer yok, ne seni, ne beni… Tıpkı ulaştırılması gözlenen takva gibi düşün, eğer takva ile işin varsa!

A benim sevgili kardeşim, sen benden daha demokratik olabilirsin, politik davranabilirsin, liderliğine de diyeceğim yok elbette; öyleyse benden bir şey mi saklıyorsun? Politik kurumlarla ilgili çok iyi bir şey biliyorsun da, benden mi saklıyorsun? Saklamak politikan mı yoksa; kendin için mi, başkaları için mi? Şundan diyorum kardeşim, sana çukur kazdıranlar acaba kimin bedenini koyacak o toprağa, başkasının mı?

Neden küçük dişlini benimkinden ayırıp götürmenin yararını savunuyorsun ha bire, hangi makinenin dişlisi olacaksın, söylesene? Çalıştığın makineyi güçlendir diye öğretmedi mi ataların sana? Dinden imandan mı çıktın ne? Dinsizin hakkından imansız gelir unutma!

Böyle dedim, neden mi? Belli: İçinde sevgi olmayanın merhameti de olmaz! Var zannettiğin sevgi, senin kibrinle kirlenmiş, çapak gibi. Bak aynaya, ne göreceksin? Göz oyuğunda kir ve kirpiğinde çapak var, değil mi?

Politika böyle bir şey, insan böyle bir varlık; gerçek böylesine acı, bazı nefisler maalesef kirli…

Ekonomi için kurumlar inşa edip, yükseltmek gerek. Kendi evinde egemen olamayanlar bütün bunları bir çırpıda nasıl yapsınlar?

Evrensen egemenlik dediğin ne? Bir dosya hazırlayıp henüz kurumsallaşamamış sistemime teslim ettiğinde gerçekleşiveren o politik-parti kurma işine benzemez öyle. Daha ciddidir tarihte egemen olmak ve kalmak. Yıllar ister; sanayiyi, ticareti, finansı rayına oturtmak, dünya örgütleriyle içli dışlı olmak…

Özgüvenin hoyratlığındandır, aptal cesareti derler buna. Müstemleke devşirmenin birinci şartı işbirlikçi çeteler kurabilmektir, nefisleri aç kalmış sevgisizlerden müteşekkil…

Sana şöyle derler; partin var, politikan var, maşallah! Ama şöyle biraz müsaade et de bir el atayım toprağına, taşına ve henüz bilemediğim kaynaklarına…

Ey kardeşim, sen özündeki derebeylik zamanı kurumlarını politika geliştirip bünyenden atamamışsın, söyle şimdi, kimin elbisesiyle dolaşacaksın sokakta? Kabahat bende, Allah’tan korktum, seni sana bıraktım. Sen hesap bilmedin ve yine de sana gözyumdum, gün gelir düzelir dedim. Sen ne yaptın? İçindeki sevgiyi hiç aramadın, dinden imandan uzaklaştın. Başka yollara saptın. Şu veya bu meslekten oldun ve hatta karşıma dikildin, sen Habil’sen, ben artık senin Kabil’inim dedin. Ama unutma, dinsizin hakkından imansız gelir kardeşim…

Bir “öğüt” ve bir de “dua”

Bir öğüt: Kurumlarına sahip çıkmalısın, kalkındırmalısın; bunlar politik ve ekonomik kurumlardır, başka bir şey değildir. Eğer şimdi çalışmak zor geliyorsa, yarın da zordur. Ama köle olursan kırbaçlanarak çalıştırırlar, bu ise nefse ölüm gelir. Unutmayalım ki, kendimizden uzaklaşırsak, başkasına yaklaşırız!

İşte size bir dua: “Rabbim beni sevgisiz kardeşten, merhametsiz insandan koru; Amin!”

Bir soru ve bir cevap: “Maksadın ne ki bana öğüt veriyorsun, önümden arkamdan dua ediyorsun?” “Maksat, insanlık kazansın azizim, benden sana nesne olmaz, inancıma göre öznem Muttakidir, hepsi bu!

Kültür 'ın son yazıları

382 views

Eleştiriler

Sizlere günümüzün iyi algılanması gerektiği bağlamında, özellikle bizi ilgilendiren yönleriyle, sosyal bilimler ve dış politikaya dair bazı eleştirilerimi aktaracağım. Dünya hızla değişiyor, güç dengeleri bildiğimiz biçimden oldukça farklılaştı, eğer bunlara ait kavramlara ve anlayışlara vakıf olamıyorsak, konuşuruz ama aslında başka bir şey anlatırız.
377 views

Devrim

Bize devrimin ne tarafı kaldı? Diyeceksiniz ki hangi devrimin? Açıklayacağım. En başta şöyle sloganik işaret edeyim: Devrimden değil, sapkınlardan ve geç kalmışlıktan kork!
578 views

Generalist

Ülkeler ve dünyamız için iyi bilinmesi gereken bir konuyu işleyeceğim, generalist olmak. Buna karşılık gelen bir sözcük aradım bulamadım, yine de ben genele yetkin diyeceğim. Genele yetkin kimseler kimler, örnekleri neler? Uluslararası İlişkiler, Ekonomi ve Askerlik sahalarında örnekler vereceğim, neden gerekli, bunu açıklayacağım.
532 views

ENTELEKTÜEL SORUNSALI

Temelde insanın doğası, zamanın getirdikleri ve sürekli gelişen küresel zorluklar var. Bunun üzerine her alanda tereddüt uyandıran değişik adımlar ve gerçek bir hedef. Sözü edilen şu, kalkınmak! Eğer artık kalkınmışlar sınıfında olmak istiyorsanız!.. Gerçekten istiyor musunuz? İşe bu emelin ne denli büyük bir mücadeleyi gerektirdiğinin farkında olmakla başlanmalı. İşte tam da bu noktada, düşünsel içerikli bir açıklamam olacak. 
2.1K views

Sıradan ve Mükemmel

Bu makalede sizlere insan zihni içerisindeki tarif veya algı ile gerçeğe ilişkin olanın farkını açıklayacağım. Ele alacağım temalar sıradancılık, mükemmelcilik ve gerçeklik ötesi hakkındadır. Başta soralım, karşılaştığınız şey gerçek mi, yoksa gerçek ötesi mi?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme