Serüvene kara, deniz ve hava stratejileri ile başlayacağız. Bu konularda öne çıkan stratejistleri hatırlayacağız. Yeni egemenlik stratejisine geçiş aşamasındaki karmaşayı tartışacağız. 2030’ların stratejisini açıklayacağız. Stratejist Yaklaşımı Asıl kara stratejistleri Türkler idi. Neredeyse Pasifikten Atlantik’e kadar at sürdüler. Ancak belirgin bir kara stratejisi yazıp bırakmadılar,
DevamıUkrayna’da Rusya saldırısının başlamasından bu yana bir ay geçti. Harekatın (adı bilinmiyor!) bir süredir görülüyor, Rusya’nın planladığı gibi sürmediği aşikâr. Halen Rus birlikleri güneyde, doğuda ve kuzeyde belli toprak parçaları üzerinde bulunsalar da Ruslar askeri manada harp prensiplerine uygun biçimde gösterilebilecek sonuç elde edemedi. Çok önemli sorunlar var, askerlikle bağdaşmıyor desem yanlış olmaz. Halen belli bir şekilde ele geçirilen, kazanılan, başarıldı intibaı veren bir sonuç yok. Neden böyle? Askeri olarak bunun açıklaması nedir?
DevamıUkrayna cephesinde neler oluyor? Daha çok taktik ve operatif duruma bakalım. Rusya’nın olası harekât planının nasıl olabileceğini açıklayalım. Zafiyetleri ve üstünlükleri işaret edelim. Harekât hakkında bir değerlendirme sunalım ki elimizde ileride mukayeseyle izah edebileceğimiz türden bir vesikamız olsun. Bu elinizdeki plan şu an Türkiye'de tektir. Uzmanların çoğu konuşur ama yazmaktan çekinir!
DevamıTürkiye'nin sınır ötesi operasyonlarıyla ilgili çabasını bir arada nasıl açıklayabiliriz? Zaman içinde meydana gelen değişimlere paralel olarak operasyonlar nasıl icra edildi ve etkileri neler oldu? İnceleyelim.
DevamıHemen herkes referanduma kilitlendi. Bu yazı ise bir adım sonrasıyla, referandum sonrası hakkında bir düşüncemizin olmasıyla ilgilenmektedir. Peki, sizce referandum sonrası nasıl olacak? Beklentiniz ne? Konu “evet-hayır” değildir. Burada işlenen sonucun öyle veya böyle olmasıyla değişmeyecek bir cepheden bakışı içermektedir.
DevamıBu yıl Türkiye geçen yıllardan daha fazla oranda terörü konuştu, yazdı, çizdi… Türkiye için “terörle baskı altına alınmak istenen bir ülke” değerlendirmeleri yapılmakta. Terörü konuşmaya devam ediyoruz, maalesef yarın yine terörü konuşacak bu ülke insanı. En son 28 Haziran 2016 gecesi İstanbul Atatürk Havalimanı dış hatlar terminali girişindeki yaşanan vahim olayda dikkatler bir kez daha Türkiye’ye çevrilmişti. Gelin şimdi geniş pencereden bakıp bazı tespitler yapalım.
DevamıDeğişimle ilgili çalışma yapanların en fazla verdikleri örnekler hava durumu üzerine olmaktadır. Atmosfer! İçinde yaşarız, başımızı kaldırınca olup bitenin bir kesimini izleyebiliriz, yaşam boyu yağmurlarda, fırtınalardan bazı şeyler öğreniriz, tecrübemiz olur, hakkında konuşuruz, istatistikler tutarız, ama yine de bazı detaylarda tereddüt ederiz. İklim şartları ve hakim karakter genel olarak bellidir. Hava şartlarına dair bilgi alabilmek için sayısız cihaz ve personel çaba içindedir. Güneşin patlamalarını bile takip ederiz. Yine de bir dakika sonra ne olacağı hakkında pek emin konuşamayız. Hava durumu değişir ve sorarız: Ne oldu da değişti? Kültür de böyle! Kültür böyle bir şey ise “değişimin kültürü” bahsini nasıl açıklayacağız?
Devamı“Bir tünel var mı, yok mu?” Bu sadece bir arayış… İlk soru şu: Asıl baskı altına alınmak istenen proje ülke yoksa Türkiye mi? “Hayır!” Bu cevap bir bilgiye mi dayanıyor, yoksa temenniye mi? Cevabı kimse bilmiyor. Belirgin bir cevap olmadığı için, “Acaba Türkiye, çıkışında ne olduğunu bilemeyeceği türden bir tünele mi sokuldu?” diye arayışa giriliyor. Peki, herhangi biri kayboldu ise bunun ilk alması gereken tedbir ne olmalıdır? Kaybolduğunu kabul etmek mi? Soru şu: Türkiye kayboldu mu, yoksa bu işlerin doğası gereği, “zaten böyle” midir? Zaman ilerliyor… Hep birlikte olup biteni anlamaya çalışıyoruz.
DevamıGiriş Bu herkese kolay gelen konuyu işlemek için olgunlaşmam gerektiğini düşünmüşümdür. Çünkü Kur’an, insan ve yaşam bağlamında en önemli vurgusunu “ahlak” kavramına dayandırmıştır. Hz. Muhammed (SAS) de bunun paralelinde, güzel ahlakı geliştirmeye çaba sarf etmiştir. Benim bunu yeterince anlamadan açıklamam elbette büyük bir sorumsuzluk olurdu. Ayrıca bu tür kavramları çok kolay bilebilseydik, daha az hata yapardık herhalde… Bugün Müslümanlar içinde ahlak tanımı “helal-haram” kolaycılığıyla açıklanmaktadır. Bu yaklaşım kesinlikle ahlakı ve dahi dini, İslam’ı, Hz. Peygamber’in (SAS) yaşamını yanlış okumakla özdeştir. Eğer ahlak konusu belli bir doğru ile açıklanamıyor ise Kur’an ahlakı ve Müslüman’ı yaşama dahil olamıyor, konu bu denli önemlidir.
DevamıIrak Şam İslam Devleti (DAİŞ/ISIS/İŞİD) terör örgütü hakkında yayımlanmış çeşitli raporların, bildirgelerin ve görüşlerin bir irdelemesi yapılacaktır. Burada daha çok DAİŞ gibi örgütleri yaratan mantık üzerinde durulacaktır, rapor ve bildirgeleri hazırlayanların akıllarının arka planı üzerine yoğunlaşmaya gayret edilecektir. Amaç, aynaya bakıldığında ne görülüyor, bu gerçeği belirginleştirmektir. İslam’ın savunmaya ihtiyacı var mı? İslam’ı savunurken asıl yapılan kendimizi savunmak mı oluyor? DAİŞ’e veya bir başkasına bakarak mı İslam’ı savunma ihtiyacı duyacağız? İslam’ın kendiyle sorunu yok, sorunu olan belli dönemlerin içindekiler, ortamın ve şartların akışında sürüklenenler, sorunu olan bizleriz!.. Düşünüyorum ki, ortada bir bataklık var, sivrisinekler türeyebiliyor, tarihsel verilerin ışığında örneklemek mümkün, bazen
Devamı