Politik-Analitik bir yol haritası için tarihsel perspektif ile süreç içesinde beceriyle kullanılan kavramları müşterek okumak mümkündür. Geçmişin analizini yaparak geleceğe ilişkin bir tespit yapacağız. Bu yazının sonucunda asıl ve gerekli olacak bir milliyetçilik anlayışını ifade edebilmeyi arzuluyorum. Burada asıl diyebileceğim milliyetçilik tanımlarını yapmayacağım. Bahsedeceğim
DevamıYunanistan’ın dün İngiltere’yi, bugün ise ABD ve AB ülkelerini arkasına aldığı, ısıtıp servis ettiği Adalar Denizi (Ege) provokasyonunu etraflıca bu makalede işleyeceğim. Başta size çok temel bir egemenlik bahsini açarak konuyu anlatacağım. Peşinden Lozan Andlaşması ve hükümlerince bilgilerimizi tazeleyeceğiz. Sonunda Paris Andlaşması’na gidilen yola doğru olan 12 Adalar meselesini inceleyeceğim.
DevamıJeopolitik ve jeostratejik değerleri, strateji ve politika konularını ele alacağız. Türkiye’nin yeniden revizyona tabi tutulan dünya örgüsünde, tam da bu geçiş zamanında, bütün küresel güçleri gözeterek, kendi yolunu belirginleştirmesi gerekmektedir. ABD ve Avrupa stratejik hatalar yapmaktalar, Rusya ve Çin henüz net değildir. Ancak en önemlisi, Türkiye kenarda köşede bir coğrafyada da değildir, bütün güçlerin çıkar çatışmasının ve güzergahının üzerindedir. Coğrafyasının hakkını veren bir ülke olmaya en fazla muktedir millet, işte bu millettir. Milletçe yapılanlar çok, daha fazla neler yapılabilir, ilgili ve güncel stratejik konuları gelin gözden geçirelim. Böylesi önemli bir değerlendirmenin somut sonucu olmazsa eksik kalır. Dolayısıyla sonucu "bilinçli dinamizm" sloganıyla bağlayacağız, buraya nasıl geldik, birlikte inceleyelim.
DevamıKüresel stratejide çok şey değişiyor. Bunun sancılarını yaşamaktayız. Amerikan başkanlık seçimlerinden sonra daha da belirginleşecek olan dünyada yeni jeo-politik düzen için taraflar pozisyon alma peşindeler. Türkiye de bu bakımdan bir sıkışma içinde. Daha gerilere gitmeden geçtiğimiz son çeyrek asra bakılsa bile, küresel güçlerin paylaşım süreçlerinde Türkiye’nin yanı başındaki ve bir bakıma da içine çekilmeye çalışıldığı coğrafya bir oyun alanı olarak görüldü. Böyle olmasının doğal sebepleri de yok değildi; coğrafya, enerji savaşı, kültürler arası farklar, tarihsel sebepler hep önemli oldu. Bu bakımdan bir çok olayı çok kısa bir zaman içinde yaşadık, yaşamaya devam etmekteyiz. Bu bakımdan bazı yaşananları Türkiye’yi de merkeze
DevamıMemleketimin insanları neden gidip bu tür asla affı mümkün olmayacak bir işe kalkıştı, hem bu dünyasını hem de öbür dünyasını mahvetti? Belanın arkası gelecek mi, bu veya başka kisvelerde? Cevap var, önce aklın ayarları düzeltilsin. O halde toplumsal bir ayardan geçme süreci gerekli bize, tez elden, hem de en yakınlarımızdan başlatılmalı bu süreç, aileden. Örneğin benim ne anne, ne de baba tarafımda Fethullahçı, hatta tarikatçı hiç olmadı. Sülalemde yoksul da var, zengin de; alim de var, cahil de; ama hiç gerici, milletine silah çeken olmadı. Sülalemde Osmanlı’nın son döneminde dört padişahla sarayda birlikte yaşamış olan var, Gazi Osman Paşa ile
Devamı“Din elden gidiyor!..” “Vatan bölünüyor!..” “Hedef-2023: En gelişmiş 10 ülke arasına gireceğiz!..” Endişeler ve hedefler bu kadar da değil, ama ne demek istediğim anlaşılıyordur herhalde. Yakın döneme kadar Türkiye’nin çeperindeki tüm ülkelerle ekonomik ve diplomatik ilişkileri çok iyi düzeyde idi. Ama zaman ilişkileri çok boyutlu aşındırmışa benziyor; bu bizden mi kaynaklandı, muhataplardan mı, yoksa bilinmedik kulelerde yaşayan küresel güçlerin etkisiyle mi oldu? Soruların cevaplarını verirken hemen herkes farklı bir düşünce ifade edecektir; bu çok doğal. Bugün ülkede azımsanmayacak bir kesim büyük bir saldırıya uğranıldığını ve Kurtuluş Savaşı sonrası en büyük savaşın verildiğini düşünüyor veya mevcut gelişmelerden oluşan durum halka böyle
Devamı