Eğer dünya büyük bir krize doğru giriyorsa, Türkiye yaşadıklarının yaralarını büyük ölçüde sardı, geleceğe hazır gibi, ekonomik sorunlarla ilgilenmeyi bir yana koyuyorum, ama İsrail yeni ve kaotik dünya dönemine daha büyük bir sorunlarla gireceğe benziyor. Gazze konusu travmatik! Bu stratejik analizi, Türkiye merkezinde gerçekleşen olaylarla açıkladıktan sonra, 2024 itibariyle gelecekte bizi neler bekliyor, diye sorarak ele alıyorum.
İkinci yılı dolan, üçüncü yılının da hızlıca geçeceği öngörülen, hemen herkesi ilgilendiren önemli bir savaşı değerlendiriyorum. Bugünden yarına bakılırsa, gelişmeler Ukrayna aleyhine gibiyken, acaba ne yapılırsa durumda önemli bir değişiklik yaratılabilir? Yoksa bugünkü muğlaklık devam mı edecek? Cephede ve stratejik alandaki sorunlar nasıl gelişiyor? Putin, satranç hamlelerini ustaca yapabiliyor mu?
Çağımızın önemli siyasi kavramlarından popülizmi inceleyeceğiz. Popülizm, sağ ile sol, liberalizm ile anti-liberalizm, demokrasi ile otokrasi arasında konu edilen bir kavramdır. Çıkarımım şudur: Popülist, bu kavramı görmezden gelebilmekte, kendi siyasetinin peşinde koşabilmekte, ama sonuçta halk zarar görebilmektedir; aynı zamanda, popülizme karşı olduğunu söyleyen siyasetçiler, dünya ve demokrasi yararına savunularıyla ortaya çıkabilmekte, popülistleri daha da belirginleştirebilmekte, bu sayede kendi politik yaşamlarında başarılı olabileceklerinin kurgusunu yapabilmektedir.
Size stratejik açıdan Rusya-Ukrayna Savaşı’nda son yaşananları, mevcut durumu ve önümüzdeki dönemde olabilecekleri kapsayarak, önemli bir değerlendirme sunacağım. Taraflar kadar, dünyanın her yerindeki bu savaştan etkilenen ve konuyla ilgilenen herkese yarayışlı bu yazı ile mümkün olabilecek tüm olasılıkları analiz edeceğim.
ABD ile İsrail birlikte Orta Doğu'da bazı adımları atmak istiyorlar, ama bu sadece görüntüde olacak türden, sorunlara bir çözüm getirmeye, konuları toparlamaya, vaatleri karşılamaya yerli olmaktan çok uzak! Bakın nasıl?
Foreign Affairs’de Christopher Alkhoury’nin bir makalesi yayımlandı, An Exit Strategy for Syria, The Case for Withdrawing U.S. Troops. Bu makale bir itiraflar silsilesi, bir paradoks abidesi anlatım içeriyor. Konu Suriye, tam da eleştirdiğimiz içeriğe sahip. Bu nedenle önemsedim ve hemen size sıcağı sıcağına eleştirilerimi aktarayım istedim. Hem bu ifade edeceklerim ABD’ye, onunla birlikte hareket edenlere, bu makaleyi yazan ve yayımlayanlara cevap olsun.
Vatandaşımız soruyor, Yunanistan ile savaş çıkar mı? Cevaben, azami baskı uygulamak zorundayız, geri adım atılamaz, sonu ne olursa olsun, çünkü bu bir vatan savunması konusudur, diyorum. Anlaşılan bu konuda bir ortam oluştu ve daha da gelişme potansiyeline sahiptir. O halde bu önemli konuyu biraz daha etraflıca açıklamakta yarar olacak kanaatindeyim.
Şöyle bir soru ile başlayalım; İsrail bölgede bir jeopolitik merkez mi? Nerede? Atlantik ile Hint-Pasifik arasında, Doğu Akdeniz’de (Levant’ta) veya Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) coğrafyasında, böyle mi? ABD ve İsrail tuğlaları üst üste sıralıyor, inşa edilen yapıya dikkatlice bakalım! Peki, ABD bakışıyla bölgede Türkiye'nin merkez konumuna ne oldu?
Yeni Soğuk Savaş’tan bahsediliyor, buna Soğuk Savaş-2 diyenler var. Özellikle 2019-2035 küresel görünümü esas alarak jeopolitik açıdan bir tespit yapalım. Elbette bu bir jeopolitik değerlendirmedir, gelişmelerin ne şekilde sonuçlanacağının tahmini değildir. Bir savaş olur mu olmaz mı, demek için bir açıklamam olmayacaktır. Eğer projeksiyonu bu sunacağım şekilde ele alırsak, izleyebileceğimiz hususların bugünlerde inşa edilen nedenlere bağlı geliştiğini anlamış olacağız. Şunu ifade edelim, hiçbir adım boşuna değildir.