Davos ve Dördüncü Sanayi Devrimi

21 Ocak 2016
Okuyucu

Daha ziyade ekonomi başlıklı küresel ilerlemelerin hazmedilmesi ve yeni kavramlara dayalı model belirleme süreçlerine ev sahipliği yapan Davos, Dünya Ekonomik Forumu’nun (World Economic Forum-WEF) bu yılki başlığı Dördüncü Sanayi Devrimi. İsviçre’nin bu güzel beldesi dünyanın önde giden kişilerini ağırlıyor.

Spekülasyonlar ve tepkiler bir yana, Davos’un bu yılki toplantısı için belirtilen bu temel başlık doğru mudur? Başlık başka bir ifadeyle nasıl anlaşılmalıdır? Şöyle soralım: Yaşanan bu değişim nedir, insanlığa neler getirir ve bütün bu değişim süreçleri nasıl yönetilir? Eğer bir fert olarak karşımda duran bir gerçek ise benim de asıl merak ettiğim bu: Durum nedir? Davos’ta konuşanlar, el sıkışanlar, kapitalizm veya diğer şeyler beni pek ilgilendirmiyor. Geri plan ve gelecek daha önemli…

Ama yine de Davos Ruhu konusuna kısaca değinelim. Çünkü bu ruh bize neye, nasıl bakmamız açısından bir ipucu verecektir. Bu bakışla, Davos küresel liderlik faaliyetlerinin önemli bir merkezi olmaya devam ediyor. Hemen her alanda her kesim tarafından yaratılan ve tecrübe edilen teknolojik gelişmeye dayandırılarak temelde küresel sosyo-ekonomik iklimde bir değerlendirme yapılması söz konusu oluyor. İnsanlık nerede, ne yapıyor, ne yapmalı? Bu tür genelleme içerikli bir vurgu, yaşam sistematiğine dayalı kavramları ve pratiği belirginleştiriyor.

Peki, yenilikleri ve değişimi yaratan nedir ki arada bir yerde durup insanlık adına böyle bir referans tespiti yapma gereği duyuluyor? Bu sorunun cevabı genel anlamda bilinç olacaktır. Tümel bilinçteki gelişme seviyesinin ne olduğunu anlamak için adı veya mekanı ne olursa olsun, böylesi bir idrak toplantısı insanlığa yol gösterici olmaktadır.

İyi ama bu tür toplantılar, daha çok kazan-kazan düşünceli kapitalist ve Makyavel anlayışın daha da kökleşmesine mi yaramaktadır? Bu tür idrak toplantıları liberal kapitalist sisteme hizmet etmenin dışında ne işe yarar? Çevre ne hale geldi? Açlık ve küresel eşitsizlik belliyken Davos’a mı bakılacak? Evet, sonuçlara bakılır. Bu tür felsefe içerikli ve politik eleştirisel tepkiler de ortaya çıkar ki temelde iki zıt kutbun etkileşimi ile insanlık için ortalama bir seyir yönü ve şekli belirlenmesi arzulanır. Arzu ama bu da bir kazançtır. Zaten bilinç denilen şey etki-tepki ile gelişmektedir, öyle değil mi?

Bugün elimizdeki cihazların kendisinden çok içine kodlayıp konulan yazılım ve uygulamalar önemsenir oldu. Bu durum her ne ise geçmişe oranla daha çok oranda ve kapsamda gerçek bir teknoloji farklılığı yarattı. Bilgi bilgiyi meydana getiriyor, bilgi alınıyor ve satılıyor, bilgi sürekli aktarılıyor, kontrollü gidilmesi gereği ortaya çıkıyor… Ve bütün bunlara hükümran bazı şirketler ve devletler insanlık adına çok konuda belirleyici oluyor.

Sabah yatağından kalkan küresel ekonomik değerlerle ilişkili ortalama biri gününü nasıl geçirecek, ne tür alanlarda yararlı (veya zararlı) olacak, bu nasıl yönetilecek? Yeme-içmeden tutunuz, diğer tüketim şekilleri, üretim, eğlence, ulaştırma, haberleşme, sosyalleşme, tatmin, katılım, ayrışma veya daha ne tür adım varsa, bunlar şekilleniyor. Buna karşılık kullanılacak kaynaklar belli ve kaynak artırımının metotları da belli, değil mi? Belki! Belki de yeni, kaynak alanları devreye sokuluyor ve insanlık bir kaç on yıl sonra bunları yaşamlarında kolay erişilir bulabilecek.

Üçüncü Sanayi Devrimi’nin dijital alanda olduğu kabul ediliyor ve şimdi bu safha aşıldı, deniyor. Yeni soruların sorulduğu ve cevapların arandığı sürece ise Dördüncü Sanayi Devrimi tanımı getirildi. Peki, insanlık bunun hangi alanda olduğunu betimleyecek? Bana göre bilinç olmalı. Takip edeceğim.

Tümüyle bakarsak insanlık adına bir dönüşüm söz konusudur. Buna yeni bir transformasyon da denebilir. İnsanlığın ve elinin değdiği canlı-cansız her değerin fiziksel, dijital ve biyolojik iklimi değişiyor. Tam da bu noktada ulus devletler şeklinde belirginleştirilmiş bir yapı içinde para ile iş yapan birey, iş adamı , bürokrat ve lider; elimde ne tür fırsatlar ve riskler var, diye soruyor. Eğer bu bir devrim ise aktörleri bu sorunun cevabını net bir şekilde bilmek istiyor.

Ben burada gereçlerin, mobilyaların, elbiselerin veya derialtı işlemcilerin tüketim malı olması ile ilgili bilgileri değil, daha çok genel modelleri önemsediğimi ifade etmek istiyorum. Onlar daha çok ticari mal olacaklar ve nasıl bugün mobil teknolojilerle yüklü yeni tip bir kol saatini vitrinde bulabiliyorsak, yenilik dolu ürünleri de öyle bulabileceğiz, diye düşünüyorum. Ama haklısınız, patronların Davos’ta ilgilendikleri bunlar olabilir.

Benim bakışımla durum şöyle: Bugün bilgi üretme, toplama, aktarma, kapsama, değere dönüştürme ve yönetme hızları çok arttı. Buna dayalı yeni platformların hizmete sokulması süreci başlatıldı. Yeni sistem tanımları yapılıyor ve buna bağlı ana sistemler devreye konuyor. Bu sistemler içinde yeni yaşam standartları ve kalıpları belirginleşiyor. Uyum sağlayanlara bakılarak diğerlerinin uyumlandırma eksenindeki eğitimleri metoda başlanıyor. Tümüyle yeni potansiyel değişim kalemleri üzerinde tartışmalar yapılıyor. Zayıflar ve güçlüler yeniden belirleniyor. Gizlilik veya özel bilgi kavramı bile daha başka şekilde açıklanıyor. Düşünce kadar duygu-his-arzu bakımından ilişkilerin kümelenmesine dayalı perspektifler üzerinde duruluyor. Daha bebekken insanın ileriki yaşlarda nasıl yeni bir tasarım yapabileceği yönünde feno-tiplemeleri kazanabileceği üzerine fikirler geliştiriliyor. Yapay zekaya ne tür sınırlar getirilmesi gerektiğinin hukuku yazılıyor. Biyo-teknolojinin kitabı tekrar kodlanıyor. Etik değerlerde değişim oluyor. Saldırılar ve tutulan saflar daha farklı tertiplerle belirginleşiyor. Dolayısıyla yatırımların yönü buradaki farkları ve ana ögeleri idrak edenlere göre şekilleniyor. İnsanların bu devrime uyum sağlaması süreçlerine dayalı mimari anlayışlar işaretleniyor.

Teknoloji ve ekonomik değeri bu bildiğimiz doğrultuda ise devrimin sosyal ve politik ayaklarında neler var? Bugünün klasik demokrasi ve devlet düzeneklerinden çok yeni anlayışla yakın zamanda özgürlük algısı daha detaylı ve kapsamlı, küresel mega-kent olgusunu daha ön planda tutan, küresel özerklik anlayışı belli bir temele bağlanmış düşünceler öne çıkıyor. Uzay çalışmaları bu güne dek bir araştırma ve merak konusuydu. Ama artık maddi kazanç kapısı olacak. Dünyada uzay daha farklı bir yankı oluşturacak. Mega-kent, değer ifade eden uzay gibi mekânsal farklar ve buna dayalı sistemler gelişiyor. Bugün politik-liderler bunlara dayalı tartışmaları dikkate dahi almak istemeyeceklerdir. Çünkü onlar bu düzenin tanımlı aktörleridir. Yeni bakışı körükleyecek liderlikler ise daha çok bilgiye hükmeden zemin hazırlayıcıları şeklinde tarif ettiğim bugün daha belirgin şekilde ortaya çıkan üst elitlerin motivasyonlarına dayalı belirginleşecektir.

Bütün bunlardan sonra düşünelim, daha çok hangi kavramlar üzerinde zaman ve akıl tüketilecek? Yeni tipte anlam bulan her şey; mega-kentler, maddi değer sistemleri, çevre, etik, bireysel ve kolektif davranışlar, özgürlük, şeffaflık, kapsayıcılık, küresel ve uzaya dayalı kültür ve sistem.

Ya Türkiye? İş ve akademik çevreler bir yana, Türkiye’nin Suriye ve mülteciler konusunu gündeme getireceği bildiriliyor. Belki bu konu insanlık adına önemli gerçek-pratik bir örnek olması adına yarar sağlayabilir. Nitekim yeni dönemin ana konuları olarak göçler, mülteci sorunu, despotizm, terör ve çatışmalar da dikkatlerde yer edebilir. Ayrıca Türkiye tarafından bir de gösteri yapılıyor: Urfa, Göbeklitepe, insanlığın ilk tapınağı.

Davos’un başlangıcındaki düşüncelerim; sonuçta bunlar ne ölçüde tartışılır mı, tatmin edici cevaplar belirgin şekilde ifade edilir mi, bilmiyorum. Ama benim üzerinde durduklarım bunlardır.

Ekonomi 'ın son yazıları

325 views

Küresel Kapitalizmin Vizyonu İçinde

Keşifler, sanayi devrimleri, Aydınlanma, Rönesans ve Reform Hareketleri, Fransız İhtilali, ulus devletler ve derken hızla bugünlere gelen insanın serüvenine çok farklı yaklaşımlarda bulunanlar var. Bugünden Sömürgeciliği, Emperyalizmi ve Orta Çağı yeniden hatırlatan yazarlar var. Her şey bir yana, her yaşanan gün, hatta saniye, 8 milyarlık dünya için çok değerli!
406 views

Kapitalizmin Kritiği

Güncel konulara ve kavramlara bakarak, kapitalizm gerçeğini, yaşananları, ülkelerin, politikacıların ve entelektüelin durumunu irdeleyelim. Gerçekleri, yanılmaları ve kritikleri gözden geçirelim.
471 views

BRICS Hakkında

Güney Afrika'da 22-24 Ağustos tarihlerinde BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) liderler zirvesi 15nci toplantısı gerçekleşiyor. Şimdi önemli soru ortak para birimi olacak mı? Bunu göreceğiz. Ancak böyle bir karar olsa nasıl mümkün olabilir, tarifini yapalım.
1.2K views

ABD’nin Jeo-politikası ve Küresel Ekonomideki Baskısı

Küresel ekonomik şartların aşırı derecede değişiklik göstermesinin mantıklı bir açıklaması olmalıdır. Rastgele gelişmelerin yaşanması şeklinde açıklamalar ve büyük ekonomilerin bunun üzerine politika üretmeleri pek kabul edilebilir değildir. 2008’de başlayan olumsuz dalga Covid-19'dan sonra, bugün Ukrayna’daki savaşın getirdiği olumsuz ekonomik şartları da geçti, gelişmeler salt politika deyip bakılamaz noktada, bugün Ukrayna'da bir savaş oluyorken, Hint-Pasifik’te hemen her an bir provokasyon ile şartlar gerginleştirilmektedir. Normal ekonomi yaklaşımlarıyla "normal, birbirini tetikliyor," şeklinde açıklanabilecek olumsuz ekonomik gelişmelerle, özellikle ABD kaynaklı jeopolitik ve jeostratejik girişimlerle, daha da derin sorunlar olmaya dönüştürülmektedir.
1K views

Global Inflation and Geopolitical Situation

Today we focused on the Ukraine issue. On the other hand, we have a big global problem, related to the economy. We do not talk about the relevance of these negative economic developments to the sanctions imposed on Russia, because the world wants this war to end. So who is making sacrifices or will make more, how will the atmosphere of Post-Ukraine develop?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme