Rusya-Ukrayna Savaşı’nda "ağır toplar" devreye kondu. Henry Kissinger, Niall Ferguson ve şimdi de Richard Haass. Neden bu zaman aralığında ve neden öneriler birbirine yakın? Sonuçta bir barış olsun da kimin aracılığıyla ve formülüyle gerçekleşirse gerçekleşsin, fark etmez, diyeceksiniz. Ama o kadar basit değil! Eğer bir barış, yanlış şartlarla yapılır ise bir sonraki savaşın da gerekçesi olur ve belki de daha büyük bir yıkıma yol açabilir. Bu nedenle barış süreçlerinde ileri sürülen öneriler ve isimler öne çıkar. O halde belli güç odaklarınca bir çıkar öngörüsü hesabı yapılmış olmalıdır; bu sadece bir entelektüel birikim işi değildir. Daha doğrusu, politikacılar beyaz yakalılardan ve tanınmış kişilerden yararlanırlar, ancak onların önerdiklerinden farklı sonuçların elde edilmesi de doğal bir sonuçtur; her kişi kendi yerini ve sorumluluğu bilmek zorundadır. Peki burada bir başlık atsak, sizce bu ne ile ilgili olmalı? Evet, şimdiki başlık, doğru bir barış stratejisidir.
2022 yılının ilk ve en önemli başlığı olarak Kazakistan'daki gelişmeler çok dikkat çekici şekilde gelişti. Bu sıradan bir olay değil! Şimdiden işin başında olduğumuzu bilelim ve Orta Asya'nın bu jeostratejik güçteki ülkesi Kazakistan'ı daha çok konu edeceğiz. Öyleyse yazımıza geçtiğimiz yılın jeopolitik değerdeki bazı detayları hatırlayarak başlayalım, peşinden bu önemli konudaki gelişmeleri gözden geçirelim.
Siyaset ve yalan konusu çokça yazılır. Daha çok Batılı siyasetçiler büyük gösterilerle dünyayı ilgilendiren konularda alenen yalan atarlar. Bazen bu yalanlar tarihe mal olan önemli konulardır. Ben de tanık oldum hem ülkemi ilgilendiren konularda. Sizinle paylaşmak isterim. Bugünün siyasetine bakarken bu sorunlu örnekleri size de hatırlatmak isterim.
Afganistan’da stratejik boşluğu kim dolduracak? Son günlerde bir yandan ABD, diğer yandan Rusya, Afganistan politikaları gereği trafiği artırıyor. Bunların anlamı ne? Türkiye bu konunun neresinde?
ABD’yi anlamak, deyip bir kitap yazsak olur. Zira zaten karmaşık ve içinde derin yapıları barındırdığı konuşulan bir süper güç halindeydi, şimdilerde gizli savaş, hibrit savaş, vs. yeni çatışma biçimleriyle dünyayı daha da soru işaretleri bol bir oyun sahasına çevirmiş görülüyor. Başkan Joe Biden yönetimi bütünüyle küreselci politikalarıyla, akıllı güç (smart power) ve paylaşılan egemenlik uygulamaları içindedir. Dünya neyle karşı karşıya anlayabiliyor muyuz? O bildiğimiz savaşların çok ötelerinde bir yerlerdeyiz. Politika, diplomasi, savunma-güvenlik ve diğer alanlardaki yeni yaklaşımların bariz bir şekilde çıkara dayalı ve kendiliğinden gelişen ortaklarla birlikte ele alınması konusu bizlere yeni kolonyal sistemi tarif ediyor, her ne kadar bu duruma karşı olsak da.
Dün (26 Nisan) Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan Ermeni sözde soykırımı yasa tasarısını onaylayan ABD Başkanı Joe Biden'a cevap niteliğinde yaptığı açıklamada ''24 Nisan'dan sonra Amerika ile yeni seviye'' ifadesi geçti, bu önemlidir. Her iki lider önümüzdeki günlerde Brüksel'de bir araya gelecekler. Erdoğan Brüksel'de muhatabına yaptığı yanlıştan dönmesi için son bir kez daha bilgilendirme yapacak ve hatta bahse konu Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği hakkında bir konuşma gececektir.
Yakın dönemde Türkiye’de olup biteni açıklamakta Türk vatandaşlarının veya siyasilerinin sorunu varsa, acaba yabancılardan ne beklenir? Örneğin ABD’de Joe Biden yönetimi işbaşına geçti ve Türkiye ile ilişkiler nasıl olacak, diye bakarken, tereddüt yaşayanlar olduğunu görebiliriz. Aslında mesele Türkiye’nin meselesidir. Konuları bütünüyle değerlendirmek gerekir.
ABD Açık Semalar Antlaşması'nı sonlandırdı. Peşinden bugün itibarı ile Rusya da bu antlaşmadan çekilme sürecini başlatma kararı aldı. Nedenleri ve sonuçları...
Joe Biden’ın küresel planları neler? Politik, stratejik, güvenlik, ekonomik, teknolojik alanlarda küresel çapta nelere hazırlanıyor? Rusya ve Çin başta, hangi ülkelerle ve jeopolitik bölgelerde, özelde ise Türkiye ile meseleleri neler, nasıl çözecek?