Abu Dabi Ortadoğu'daki küresel güçlerin uygulamalarında etkili bir Emirliktir. Pırıltılı Dubai'nin yanısıra bu ülkenin karanlık tarafları da var. Bakalım.
Bu makale Ortadoğu'da kangren olan meseleleri stratejik düzlemde incelemektedir. Mevcut dokuyu bozan yapay düşünceler ile gerçekte olanlar arasındaki farkı bütün çıplaklığıyla dile getirmektedir. Halen bölgede savaş, çatışma, suç, terör, işgal, soykırım, gibi pek çok olumsuzluk yaşanmaktadır. Uluslararası sistem bu olup bitene çare bulamamaktadır. Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Libya, gibi ülkelerin halkları harap ve bitap düşmüş durumdadırlar.
Bu makalede ABD-Çin arasındaki güç mücadelesi, stratejik ve jeopolitik meseleler tarif edilecek, şu an yaşanan bölgesel gelişmeler ele alınacak, NATO, Rusya ve Ukrayna meselelerinin son durumları incelenecek, esasen bölgede İsrail ve İran’ın durumu üzerinde tespitler yapılacak, sonuca giderken de Türkiye açısından değerlendirmede bulunulacak. Amaç, çok kritik hale gelen bölgesel tansiyonu bütünüyle incelemek olacak.
Dünya Hamas-İsrail çatışması ve peşinden Kızıldeniz’deki olaylara kilitlenmişken, birden İran-Pakistan arasında Belucistan (Balochistan) merkezli bir kriz meydana geldi. Burada karşılıklı saldırılarda balistik füzeler, drone’lar ve savaş uçakları kullanıldı. Pakistan, İran sınırını kapatıldı, büyükelçisini geri çağırdı. Nükleer silah sahibi Pakistan ile yine nükleer silah üretmeye çabalayan İran’ın arasında gelişen bu ani kriz pek de bu dozda beklenmiyordu. Üstelik İran şu an için net olarak ABD, İngiltere ve İsrail olarak hedefte gösterilmekteydi. Bu kriz gayet düşündürücü bulundu, bu potansiyel gerilim hali ileriki dönemlere nasıl etki edecekti?
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP28) sonrasında bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. İklim Değişikliği elbette bir çevre konusudur. Ancak görebildiğim kadarıyla, bu konu teknolojik, ekonomik, sosyal ve politik yönleri olan büyük bir dönüşümün zorunlu kılınmasıyla alakalıdır. Aynı zamanda jeopolitik dengelerde değişiklikler olacak, ağırlık merkezlerinde değişiklikler görülecektir. Bunların sinyallerini almaya başladık bile. Dönüşüm adeta bir küresel devrimin takvimine göre belirlenen bir büyük dönemi göstermektedir. Yani bu, Dördüncü Sanayi Devrimi’nin gereği küresel dönüşüm projelerinin tümünün eşgüdümle hızlandırılmasına ve sonuçlandırılmasına dönük çok önemli ve kapsayıcı bir konudur.
ABD’nin halen geçerli olan Ulusal Güvenlik Stratejisi (Ekim 2022) dokümanının “Orta Doğu'da Gerginliği Azaltma ve Entegrasyonun Desteklenmesi” kısmına bakıldığında (s. 42-43) bugün yaşanan İsrail-Hamas krizi hakkında ne sonuçlar çıkarabiliriz? Bu analize önce ABD dokümanından ilgili ifadeyi aynı şekliyle alacağım, hemen altına değerlendirmelerimi yazacağım.
Keşifler, sanayi devrimleri, Aydınlanma, Rönesans ve Reform Hareketleri, Fransız İhtilali, ulus devletler ve derken hızla bugünlere gelen insanın serüvenine çok farklı yaklaşımlarda bulunanlar var. Bugünden Sömürgeciliği, Emperyalizmi ve Orta Çağı yeniden hatırlatan yazarlar var. Her şey bir yana, her yaşanan gün, hatta saniye, 8 milyarlık dünya için çok değerli!
7 Ekim’de Hamas’ın saldırısıyla başlayan Aksa Tufanı’na İsrail çok sert tepki verdi. Bugün savaş başlayalı 24 gün oldu. Daha da uzun süreceğe benziyor. Hatta İsrail sınırları dışına taşma ihtimali de var. Bugüne kadarki çeşitli konuları hatırlamak üzere bir değerlendirme yapalım istedim. Hem zaman zaman bazı sorular oluyor, onları cevaplıyorum, ama burada bazılarını bir araya getirip açıklamak da bütünlük açısından yararlı olacaktır.
Geçtiğimiz gün Birleşik Arap Emirlikleri Şeyhi Mohammed bin Zayed Al Nahyan (dünya MbZ kısaltmasıyla anıyor) Ankara’ya geldi ve bir dizi finans ağırlıklı anlaşmalar gerçekleştirdi. Öncesi var elbette, arka kapı diplomasi deniyor, bu şekilde ziyaretin ön çalışmaları yapılmış. Şimdi bakalım, BAE nasıl bir ülke, Türkiye ve bu ülke arasında tartışma yaratan konular, yapılan anlaşmaların ayrıntıları, ekonomik kondisyonlar ve sonuçta ne diyebiliriz, bu bir yeni dönem ise neler beklenmeli?
Doğu Akdeniz’den başlayan ve genişleyen büyük bir kırılma; Yunanistan ve Türkiye gerginliği üzerinden kendilerine çıkar elde edenler var. Durumu bütün çıplaklığıyla ve son günlerde olanlarla birlikte değerlendirmek isterim. Strateji, silahlanma, diplomasi, politika… Bütün konuları öz itibarıyla mercek altına alacağım.
Argümanlarım şunlar: Bölgemizde tehdit olarak PKK terör örgütünün yanı sıra ABD de (ve ilaveten Avrupa da, bölgedeki ülkeler de) güç mücadelesinde Türkiye’nin hasmıdır. Bir güç mücadelesinde taktik ve operatif kazanımla stratejik kazanımı karıştırmamak gerekir. Yorumcular terörün anlamını bilerek konuşma yapmalıdırlar. Yeni asimetriyi kapsayan adımların atılması gerekmektedir. Şimdi bu çerçevede bir analiz okuyacaksınız.