Dil - Page 2

insanligin-stratejileri
29 Nisan 2014

İnsanlığın Stratejileri

Serüvene kara, deniz ve hava stratejileri ile başlayacağız. Bu konularda öne çıkan stratejistleri hatırlayacağız. Yeni egemenlik stratejisine geçiş aşamasındaki karmaşayı tartışacağız. 2030’ların stratejisini açıklayacağız. Stratejist Yaklaşımı Asıl kara stratejistleri Türkler idi. Neredeyse Pasifikten Atlantik’e kadar at sürdüler. Ancak belirgin bir kara stratejisi yazıp bırakmadılar,
onurlu-olmak
6 Mayıs 2014

Onurlu Olmak

Bu yazı FETÖ’cülerin mesihçi aklına karşı, hatta bu doğrultuda giderek mankurtlaşan (sözde)
ayna-etkisi
11 Nisan 2014

“Ayna Etkisi”

“Ayna” metaforu Jacques Lacan’a aittir. O, psikanalizdeki çok önemli tezini “ayna evresi”
amorf-yapilar
18 Mayıs 2015

Amorf Yapılar

Düzen mi istersiniz, düzensizlik mi? Bu yaşamın yapılarını kontrol etmek mi istersiniz,
genetik-kulturel-kimlik
23 Ekim 2014

Genetik Kültürel Kimlik

Son dönemlerde “gen” ve “kültür” konularının irdelemesine çokça tanık olmaktayız. Bu konuda
yobazlasmanin-yeni-hali

Yobazlaşmanın Yeni Hali

18 Mart 2016
1.2K views
10 mins read
Konuşunca yeterince anlaşabileceğimizi zannediyoruz. Ama toplum genelinde büyük bir anlaşma sorunu yaşıyoruz. Dil, anlamak, kavramak, emin olmak, güvenmek için anlaşma sürecinin proseslerinin tamamlanması şarttır. Salt konuşmak, ses çıkarmak, sembolleşmek yeterli değildir. Yeterince anlaşmak için önce bilmek ve sonra karşı tarafa yeterince hazmetme süresi vermek gerekir. Çünkü istemli veya istemsiz çok proses yürür; bilmek gerekir. Biz ne yapıyoruz? Çok aceleciyiz ve geçip gidiyoruz; aman dikkat: İnsanız, bir milletiz, kültürümüz de var, sakın bozmayalım, yobazlaşmayalım! Elbette konu felsefi değerde ve biraz da teknik konudur. Ben bu konuyu Muttakilik sitemde “Dilin Kökeninden Posthegemonik Atmosfere İnsan Etkileşimi” başlığıyla yayımladım. Ama gerçekten önemli gördüğüm için
pandemik-kultur

Pandemik Kültür

23 Şubat 2016
1.1K views
2 mins read
Halkın, sunucuların, politikacıların, diplomatların, bürokratların ve hatta liderlerin konuşmalarına bakınız, sanki Türkiye kendine atmosferi içerisinde kötü bir virüs yaratıyor, yayıyor ve böylelikle kendi kendini boğuyor. Bir insan kendi ağzından çıkan sözcüklerle kendini çaresiz bırakabilir mi? Evet, boğar bile… Konuşulan dil ile hem kendini boğar hem de atmosferine bıraktığı kötü örneklikle toplumsal algı sistemine bir virüs yayar; kötülükler kolay bulaşır. Bu virüsü alan farkında olmadan aynılaşır, kendini ifade ederken benzer aşırılıklarla konuşur. Zihinler yaygın dil ile bir çaresizlik haline dahil olur, başka sözcük yok ise başka fikir de yoktur artık. Kısır döngü ortadadır, toplum konuştukları ile adeta birbirini hastalıklı kılar. Çok uçlarda
ihanetin-anatomisi

İhanetin Anatomisi

25 Aralık 2015
1.5K views
6 mins read
Anlaşılan şu dil sorununu çözemedikçe başka sorunları da çözemeyeceğiz… Yine ihanet, hainlik ve hıyanet sözcüklerinin havada uçuştuğu bir döneme girdik. Bu yazı reel politika ile uğraşanlara bir ders olsun! Yanlış bir şeye sebep olmamak için sözlüğe baktım, hıyanet; kutsal şeylere el uzatmak, kötülük etmek, karşı davranmak, hainlik ve ihanet; güveni kötüye kullanmak, aldatmak, vefasızlık, demek oluyor. Kutsal, yaşamda en değerli görülen ve uğruna can bile verilebilecek olan ne var ki bizler buna dair çok titiz oluyoruz? Vatan, millet, ülkü, eş, evlat, bayrak, din, peygamber… Sözlükler uygulamayı olması gereken netlikte ifade edemeyebilir. Hainlik konusunda en son söyleyeceğimi başta söyleyeyim, fikrim net
devrim

Devrim

25 Ekim 2015
1.6K views
23 mins read
Giriş Aslında “iklim” adı verebileceğim bu yazımı bir “devrim” anlayışına dayandırarak anlatmamın iki sebebi var. Bunlardan birincisi, çoğu yazar kalkınmanın gerçekleşebilmesi için ilk zenginliğin yani kapitalizmin getirilmesini salık vermektedir. Dolayısıyla sosyolojiye, politikaya, diplomasiye ve ekonomiye bakış açılarında hedefledikleri bir ülke veya bölgeye, örneğin Pakistan’a, Irak’a, Sudan’a vs, kapitalist yaşam tarzı yerleştirildikçe toplumun geri kalan unsurları zaman içinde değişir ve sonunda ortak bir kültür meydana gelir diye düşünürler. Bu fikri beğenmiyorum. İkinci sebebim ise, bu konunun, çok sıcak olaylardan dolayı ülkemin ana sebebi olarak her alanda tartışılan konuları içeriyor olmasıdır, bu anlamda herhangi bir ileri adım atılamaması ve politikanın tıkanmaya doğru
ahlakin-en-genis-manasi

Ahlakın En Geniş Manası

17 Ekim 2015
2K views
13 mins read
Giriş Bu herkese kolay gelen konuyu işlemek için olgunlaşmam gerektiğini düşünmüşümdür. Çünkü Kur’an, insan ve yaşam bağlamında en önemli vurgusunu “ahlak” kavramına dayandırmıştır. Hz. Muhammed (SAS) de bunun paralelinde, güzel ahlakı geliştirmeye çaba sarf etmiştir. Benim bunu yeterince anlamadan açıklamam elbette büyük bir sorumsuzluk olurdu. Ayrıca bu tür kavramları çok kolay bilebilseydik, daha az hata yapardık herhalde… Bugün Müslümanlar içinde ahlak tanımı “helal-haram” kolaycılığıyla açıklanmaktadır. Bu yaklaşım kesinlikle ahlakı ve dahi dini, İslam’ı, Hz. Peygamber’in (SAS) yaşamını yanlış okumakla özdeştir. Eğer ahlak konusu belli bir doğru ile açıklanamıyor ise Kur’an ahlakı ve Müslüman’ı yaşama dahil olamıyor, konu bu denli önemlidir.
kulturel-melezleme

Kültürel Melezleme

2 Ekim 2015
1.7K views
9 mins read
Artık kültür genetik bir bağlamla açıklanabiliyor. Bireyin beyin ve sinir sistemi gibi organlarının yapılanması safhasında önemli gelişmelerin olduğu açıktır. Sistem şöyle çalışır: Özgün tasarım şüphesiz DNA kalıtımıyla aktarılır. Çevre koşullarındaki kültürü alabilecek bir yapılanma doğal olarak gelişir. Çünkü genler koşulların kombinasyonlarından etkilenir. Bu bir tür yaşam mücadelesi verebilmenin doğal sonucu olarak yaratılış kurallarına bağlı gelişir. Dış dünyadan alınan kültürün yansımalarına bağlı şekilde, gerektiğinde, gelişmekte olan şartlara göre düzenlenmekte olan vücut nöro-transmiterler salgılamaktadır ve böylelikle hücre içi yapılanmalarda bir takım kolaylıklar meydana gelir. Beyin bu ortam uyarılarına hazırlıklı olarak gelişir. Bu bir çeşit canlı için kültürleme şeklidir.
kavramlarin-hazmi

Kültürde Değişim

13 Temmuz 2015
1.7K views
10 mins read
Dilin Önemi Eğer kavramlar akılda bir yer bulduktan ve buradan başka kavramlarla ilişki kurabildikten sonra dışa açılıp kullanılabiliyorsa anlam kazanırlar. Kavramlar zihinde işleme tabi tutulmalı, sözle veya yazıyla kullanılmalıdır. Konuşulan dil bu amaçla önemli bir işlev görür. Kullandıkça dil kavramları, kavramlar da dili beslerler. Bütünüyle birey için bu bir sürekli gelişme demektir. Farklı bir sonuç daha gerçekleşebilir; bu işin olumsuz gelişmesi ile ilgilidir. Dil sürekli aynı şeyleri kullanıyorsa, hatta eskileri tekrarlıyorsa ve artık soru olmaktan öte geçmiş konuları gereksiz yere açıklıyorsa körleşir. Bu durumda değişmeyen veya gelişmeyen bir kültüre dayalı kör kavramlar akılda kökleşir, yani bir sabitlik hali mevzubahistir. Toprağın
soru-uzerine-din

Soru üzerine: Din

7 Temmuz 2015
1.7K views
19 mins read
Sorular Tam olarak dinden anlaşılması gerekenler nelerdir? Dinin zararı var mıdır, gereksiz bir şey midir? Sorunların sebepleri nelerdir? Tespitler Öncelikle bir tespit yapılmalıdır. Din sosyolojik basitlikte görülecek salt inanç konusu değildir. Dar düşünülürse elbette tartışmalı sonuçlar doğar. Yararı ve gereği hakkında çeşitli fikirler çıkar. Din insanlığın bilebileceği bütün olasılıkları kapsar. Din bu dünya yaşamının tüm ihtiyaçlarını karşılar. Din başka alemlerin ve varlıkların habercisidir. Din anlatımında zamanın, mekanın ve başka boyutların konu edilmesinden çok amacın ve hedefin öne çıkması gerekir. Din insanın sınavını vurgulayan bir anlatımı öncelikli görür. Din önü kapalı gelecek tartışmalarının konusu değildir. Bu yaşamdan sonrasına dair anlatımları da
muttakilik-yolu

Muttakilik Yolu

13 Haziran 2015
1.8K views
20 mins read
Okullarda öğrendiklerimiz bilmemiz gerekenler değil mi? Çok basit ve geçerli olanlar anlamamız gerekenler değil de nedir? Günlük yaşamın başarısını inkar edebilir miyiz? Yaşamla gerçek arasında büyük bir kopukluk mu var? Kültürümüzde neden farklı bir anlatım ve dil var? Farklılık neden bir istismar konusu olabiliyor? Size farklı düşünceleri bütünleştirecek bir anlatımla çok kapsamlı ve derin bir konuyu aktaracağım. Okuduktan sonra, kimliği, kisvesi veya sundukları ne olursa olsun, “Beni farklı bir algıya sürükleyenlerden kurtulmalıyım,” deyin doğrusu budur.
kapsayici-dogallik-2

Kapsayıcı Doğallık

28 Şubat 2015
1.7K views
9 mins read
Sözlükler doğal sözcüğünü kısıtlıyor diye bizler de aklımızı kısıtlamayalım. Canlı, cansız, doğal, yapay, mantıklı, mantıksız gibi kavramları kullanarak tümel doğanın ancak ve ancak belli bir kesitini anlatmış oluruz. Kapsayıcı doğallık nedir? Kapsayıcı doğallık, belli bir amaca, anlama, tasavvura, sisteme, kurguya, modele, sürece bağlı olarak yaratılan (veya var edilen) unsurların kendi içinde türemeleri, devinmeleri, evrilmeleri, gelişmeleri için gerekli olan her şeydir. Kapsayıcı doğal bir şeyin içinde veya dışında değildir; tümündedir ve her şeye nüfuz etmiş haldedir. Sebep ve sonuç ilişkilerini kendi içinde veya bünyesinde yaratır. Kapsayıcı doğallık kendine özgü sistematikle ölçü, denge, uyum gibi her türlü gerekli işlevi ve özelliği kendi

Yazı Arşivi

DÖNBAŞA