Bu yazı FETÖ’cülerin mesihçi aklına karşı, hatta bu doğrultuda giderek mankurtlaşan (sözde) askerlerin haline ve yapmak istediklerine tepki olarak yazıldı. FETÖ veya başka türlü konuyu din temelinde tutarak kendine bir vazife çıkarıp terörist olanları düşünerek okuyalım lütfen. Olanlar ve iddialar şaka değil, tam bir
DevamıNe yazık ki bu coğrafyada inanç konusu Yahudilerin dinine dönüşmüş durumdadır. İlah kavramı üzerinde birleşilmiştir. Buna göre sahte Müslüman inanışı, “sahih İslam” dininden tamamen ayrı bir yönelişe dahil olmuş ve bu bağlamda her ne kadar adı başka olsa da çoğu yönü ile Yahudileşmiştir. Burada kullanılan tabir “Yahudileşmek” biçimindedir; Yahudi olmak değildir. Yahudiler zamanında her nasıl Museviliği saptırarak kendi algılarını meydana getirdiler ise bugün görülüyor ki benzer yöntemlerle sapkın Müslümanlar kendi algılarını yaratmışlardır. Aile içi ilişkilerle, okullarla, sosyal düzenle, siyasal oluşumlarla birlikte kurumsallaşmışlardır. Yahudiler binlerce yıldır nasıl kendi algılarını kurumsallaştırdılar ve zamana uygun biçimde dönüştürdüler ise müşriklerce de benzer biçimde bir
DevamıLaiklik konusunu sorun edenler din olgusunu kavrayamamış olanlardır. Kendilerini dindar sıfatıyla tanımlayanlar bir daha düşünmelidirler. Bunlardan bir kısmı ya kıt düşüncelerle hareket etmektedirler ya da çıkarları için dini bilerek veya bilmeyerek emellerine araç kılmaya çalışmaktadırlar. Buna karşılık, her fırsatta din ile inançsızlık arasında olanları ve inançlar arasında olanları istismar aracı yapanlar ve ortamı sulandırmayı vazife edinenler hem konuyu yeterince anlayamamış kabul edilebilir hem de çıkarcı oldukları söylenebilir. Sizlere bu sorunu, bu çağda, yeni baştan yaşadığımız bu günlerde, “din istismarı” olarak sözünü ettiğimiz kapsamlı bir konuyu Kur’an’da açıklanmış şekli ile sunmak isterim. Bakın doğrusu nasılmış? Haddime değil ama!..
DevamıBasit bir yazı yazacağım: Bugünkü Türkiye’nin küresel vizyonuna ve iktidara ideoloji alt tabanı üzerine bir yazı. Size gerçekçi bir dik duruş için hatırlatmalar yapacağım. Nasıl mı? “Derin” televizyon programlarına ve “dip” köşe yazılarına bakın, “sırlar” veren kitapları okuyun, dünya literatürünün “binyılcılık” (millennialism) olarak bildiği konu bugün Türkiye’ye örülmüş durumda. Binyılcılığın karşılığını kültürümüzde Dar-ül Harp tanımında bulabiliriz. Başta bazı okullar, kurslar, dernekler veya eski usul inanç merkezleri tarafından genç kuşakların eğitimleri de bu yönde yapılmakta. Buna dönük bir toplum yaratılmakta. Bu toplum bazı şeylere açık, bazı şeylere kapalı, adı belli bir ideolojiyle yürütülen bir mücadelede.
DevamıAdını önce Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD/ISIS) koydular. Ama dünyanın her yerine yayıldılar. Hâlâ aynı isimle mi bakılıyor bu örgüte? Hayır, adını değiştirdiler. Yakın zamanda adı (her ne kadar bizler kabul etmesek de) sadece “İslam Devleti” (IS) oldu. Buradan bazı şeyleri anlamamız gerekiyor. Bizim liderlerimiz, diplomatlarımız ve politikacılarımız da DAEŞ/DAİŞ gibi söylemleri bıraksınlar artık, konuya doğru noktadan baksınlar, gerekirse kendi tanımlarını getirsinler. Başkalarının ağzıyla konuşulursa iş çok başka yerlere varıyor. Son günlerde Türk basınında IS gündemden düştü veya düşürüldü. Yayılma evresinde de ondan! Dünya basını bu konuyu bırakmışa benzemiyor, raporluyor. Çünkü özellikle Batı devletleri tehdidin artarak devam ettiğini düşünüyor. Diğer yandan
DevamıTarihin gösterdikleri ve yaşanmışlıklar elbette yok sayılamaz; dekorlar, insanlıkla ilgili olan konular, medeniyet ve kazanılmış değerler… Tarihten dersler çıkartılır ve bu dersler ileriye gitmenin çabası içinde kullanılmalıdır. İnsanlar dününü ve bugününü bir bütünlük içinde görüyor. Ama daha ilerilere aldığı derslerle bakıyor. Düşünceler “İleri demokrasinin gerekçeleri” için Türkiye özelinde dikkate alınması gereken; din istismarı; ülke, devlet, millet istismarı; politika, ileri demokrasi ve küresel değerler; bütünsellik hakkındaki düşüncelerimi aşağıya listeledim. Ele aldığım konulara göre bu düşüncelerimi uygun bir akışla yazı içinde doğrulamaya çalışacağım, dolayısıyla gerekçelerimi daha ayrıntılı bir şekilde açıklamış olacağım.
DevamıBugünlerde çokça dile getirilen “İslamcılık” fikrinin temellerine inerek bir inceleme yapmanın yararına inanmaktayım. Buradan hareketle “münafıklık” kavramına daha yakından bakma imkanı bulacağım.
DevamıGiriş Bu herkese kolay gelen konuyu işlemek için olgunlaşmam gerektiğini düşünmüşümdür. Çünkü Kur’an, insan ve yaşam bağlamında en önemli vurgusunu “ahlak” kavramına dayandırmıştır. Hz. Muhammed (SAS) de bunun paralelinde, güzel ahlakı geliştirmeye çaba sarf etmiştir. Benim bunu yeterince anlamadan açıklamam elbette büyük bir sorumsuzluk olurdu. Ayrıca bu tür kavramları çok kolay bilebilseydik, daha az hata yapardık herhalde… Bugün Müslümanlar içinde ahlak tanımı “helal-haram” kolaycılığıyla açıklanmaktadır. Bu yaklaşım kesinlikle ahlakı ve dahi dini, İslam’ı, Hz. Peygamber’in (SAS) yaşamını yanlış okumakla özdeştir. Eğer ahlak konusu belli bir doğru ile açıklanamıyor ise Kur’an ahlakı ve Müslüman’ı yaşama dahil olamıyor, konu bu denli önemlidir.
Devamıİslam’da nüzul konusu önemli bir yer işgal eder. Etraflıca düşünüldüğü takdirde diğer önemli konuları birbirine doğru eklemlendirmek mümkün olabilmektedir. Önemine binaen üzerine daha fazla yoğunlaştırılması gerekmektedir. Kainatın genişlediğini bugün herkes söylüyor. Peki, kainat bu gelişimini nasıl sağlar? Önce şunu söylemeliyiz; İslam kainatın yasasıdır, bilincidir ve bu nedenle onun dışında bir algı mümkün görülmez. Konumuzla ilgili yasa hükmü şöyle özetlenebilir: Doğru ve gerekli olan neden olur, Yaratan varlığa ve anlama nüzul eder. Dolayısıyla kainatın tüm varlıkları bir uyum içinde gelişme sağlarken burada doğal süreçlerle bir etkileşim meydana gelir. Etkileşim doğru ve gerekli olanı, doğallığı içinde tarif eder. Bu tarif bir nedenin teşkilidir.
Devamı