Dünya kutuplaşmaya doğru gidiyor. Bilinen ve yeni ortaya çıkacak olan bütün riskler insanlığı daha zor şartlara doğru itiyor. Her geçen gün sorunlar artacak görünüyor. Bugünümüzü aradığımızdan bahsedip duracağız. Bu yazıda çok özet halinde sosyo-ekonomik ve sosyo-politik tarihsel gelişimi analiz edeceğiz ve sonuçta neden gidişatın endişe verici olduğuna cevap arayacağım. Bu çerçevede alınması gereken önlemleri ve kimlere ne ödevler düştüğünü işaret edeceğim.
COVID-19 salgını küresel çapta sosyo-ekonomik yaşamı etkiledi, finans ve tedarik zincirleri sistemini bozdu, yeni usul ve alışkanlıkların uygulanmasına sebep oldu. Ekonomistler bu zorlukları ve değişimi değerlendirirlerken ekonomik kuralsızlaştırma ve piyasa liberalizasyonunun eksikliklerini de tartışmaya aldılar. Bu noktadan sonra dile getirilen argüman yeni küresel kurumların oluşturulup oluşturulmayacağı oldu.
Türkiye'nin dış politika adımlarının içinde bir “medeniyet” ve “insanlık” vurgusu var, bunu fark etmemek mümkün değil. Bu önemli konuyu irdeleyen bir ilk olalım
Birleşmiş Milletler (BM) 73. Genel Kurulu konuşmasında ABD Başkanı Donald Trump’ı dinleyenlerin bir kısmı, “İşte bu tam da Trumpvari bir konuşma,” derken, diğer bir kesim, “İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş sonrası dünya düzenini inşa edeceğim deyip ortaya çıkan Amerika’ya bu konuşma hiç yakışmadı, üstelik insanlığın geleceği adına endişe verici bir durum,” dedirtti.
Amerika ile diplomatik ilişkiler “çok kötü” bir hal aldı. En son Donald Trump, “Türkiye ile işler iyi gitmiyor,” dedi. ABD, Ortadoğu’daki oldubittilerini örterek konunun sadece ekonomik ölçekte gösterilmesinin fırsatını kullanıyor ve “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanlış politikalarıyla Türkiye krizde,” diyor. Elbette para, yani çıkar işi olunca, herkes hassasiyet gösteriyor ve ilgi duyuyor. Bu dünyada olabilecek en basit psikolojik baskı bu tür bir argümana karşılık geliyor. Kolaylık da bu! O zaman kendimizi kandırmayalım, bu duruma göre bir planlama yapalım. Bu yazıda çok uç örnekler göreceksiniz. Durumu tespitte uçlardaki çerçeveyi belirginleştirebilmek adına bu üslubu seçmiş oldum. Bakalım çok ciddi olan temel sorulara tatmin edici
IMF’in mutat raporundan sonra dendi ki, “Ekonomi ısınıyor!” Bu ifade yerli yabancı çeşitli ekonomistlerce sıkça kullanılmaya başlandı. Ancak ekonominin gidişatı ile ilgili asıl sinyaller ekonomistlerden önce, doğal olarak, piyasadan gelmeye başlamıştı. Seçimler öncesinde bu tür sinyaller piyasada bir hayli etkiliyken seçimin verdiği psikoloji ile ötelenmiş gibiydi. Şimdi seçim de bitti, ekonomiden sorumlu bir bakan da atandı, herkes gerçeklerle karşı karşıya görünüyor. Türkiye için beklenen; yeni ve güvenilir bir hikaye.
Kripto para yaygınlaşıyor. En fazla itibar gören Bitcoin. Başka onlarca kripto para sistemi var. Daha şimdiden resmi işlemler yapılabiliyor. Örneğin bazı ülkeler vergi almaya da başlıyor. Chicago Board Options Exchange (CBOE) Bitcoin’i vadeli işlemler pazarına dahil ettiğini açıkladı. Haftaya Chicago Ticaret Borsası (CME) benzer bir adım atacak. Peki, genel olarak kripto para konusuna nasıl bakılmalı?
Davos 2016’da Dördüncü Sanayi Çağı konusu üzerine bilim insanları tartışıyorlar. Belli ki bazı anlayışlar ve metotlarda değişiklikler yapılacak. Peki, Türkiye bu sürecin neresinde, biliyor muyuz? Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) hesabı konusundan hareketle gelin genel bir eleştiri yapalım. Türkiye’de iktisat okuyanlar bildiklerini unutsunlar. Dünya Ekonomik Forumu’nda (WEF) IMF Başkanı Christine Lagarde, Nobel ödüllü Prof. Joseph Stiglitz ve MIT’de Prof. Erik Brynjolfsson ekonominin değerlendirilmesinde GSYH’nın (GDP) sağlıklı bir hesaplama yöntemi olmadığını ve yerine yeni bir metodun bulunması gerektiğini hep bir ağızdan ifade ettiler. Halbuki biz de tam GSYH’mızı artırdığımızı söyleyip övünüyor, işlerin rayında gittiğinin kanıtı olarak bu veriyi sürekli tekrarlıyorduk. Oldu
Küreselleşme yönetsel açıdan kendi düzenini inşa etme yolunda ilerliyor. Bu yolda, mevcut hükümetlerin meydana getirdiği sorunları ve gelecekte ortaya çıkacak düzenin tarifini yapacağız. Teşhisin gerçekçi şekilde ifade edilmesi, buradan hareketle ortaya çıkan cari tartışmaların esas kaynağının yansız yorumlanabilmesi amacıyla sizlere analitik bir yaklaşımla sunulacaktır.