Yakın zamanda “Yeni Küresel Devrim” konusunu işlemiştim[1]. Bu devrim sürecinin içinde olduğumuzu işaret etmiştim. Şimdi de post-kapitalizm ve buna bağlı yönetim erkinin yapısını sistemsel olarak ortaya koyacağım.
Sizlere Ukrayna meselesini değişik açılardan açıklayacağım hem politik hem askeri-stratejik. Acaba Rusya zor durumda mı? Müdahil ülkeler bir savaş yapmadan bu işin altından kalkabilecek mi? Türkiye’nin arabuluculuğu neden değerli? Bu gibi soruları etraflıca açıklayacağım. Yoğun propaganda ortamındayız. Akılları karıştıran kamplar var. Dolayısıyla konuyu kapsamlı anlatmak zorundayım. Önce politik mülahazaları, sonra Ukrayna sorununu bütün yönleriyle açıklayacağım, peşinden çok önemli gördüğüm askeri-stratejik mülahazalara geçeceğim, ne de olsa bu bir savaş halidir, Türkiye’nin yerini belirledikten sonra konuyu başlayacağım. Bir tarihi kırılma zamanındayız, hassasiyet gösterilmesini tavsiye edeceğim.
Biz ekonomiyi biliyoruz! Kapitalist misiniz, değil misiniz? Liberal misiniz, eşgüdümcü mü? Küreselci misiniz, ulusalcı mı? Kimlik siyasetini mi önemsiyorsunuz, finans politikalarını mı? Kural-egemenlikten yana mısınız, neo-liberalci mi? Kaçıncı Sanayi Devrimi gereği konuları tamamladınız? Bu içinde bulunulan devrimin şartlarına hazır mısınız? Sorular çoğaltılabilir. Ben işin bu netlikle ve bilinçlilikle olan kısmındayım.
2020 çok yıkıcı geçti, şaşırtıcıydı, yaşananlara inanamadığımız anlar çok oldu. 2021 bir tür hazmetme dönemi olarak geçti. Ama aslında belirgin bir dönüşümün ana hatlarıyla belirginleştiği dönemdi. Geride bırakacağımız bu yılda Batı kültürü, Batılı olmak, Transatlantik, NATO, egemenlik, Asya, Pasifik gibi ifadeleri çokça duyduk. Ben de bu kavramlar ve kurumsal yapılar çerçevesinde çok temel konu başlıklarını tartışmışsak istedim. Olup biteni iki kavramla özetlemek istedim: Politika ve savunma. Özellikle Soğuk Savaş sonrasından bugüne, buradan da 2030’a giden yolda, sadece ülkeler değil, bireylerin bakış açılarıyla gelişen refah ve güvenlik ihtiyacına bağlı çok temel bir konu hakkında bilgilerimizi tazeleyelim istedim. Örnek olarak sıcak Ukrayna meselesine değineceğim. Çin stratejisi üzerinden geçeceğim.
Tarihi bir akışla daha ziyade Batılı sermaye ve kültürün hakimiyetiyle beraber küresel kapitalizm nasıl gelişme göstermekte, bu konuyu açıklayalım. Benim bir taraf olmam söz konusu değildir, burada yapmak istediğim; bütüncül sorulara cevap verebilmek, 2050’ler şeklinde öngördüğüm geleceğe nasıl bakılması gerektiğini kapsayıcı bir açıklama getirmek ve zaman içinde yeterince tartışılmamış bazı kavramları sizlere bu çerçeve içinde sunmaktır.
Küresel neoliberalizmin tartışması çeşitli şekillerde yapılırken, buna karşı konumlanan politik yapılar ile bireysel konumlanma arasında farklı gelişmeler günlük yaşamımızı fazlasıyla etkilemektedir. Sosyo-politik ve sosyo-ekonomik aktörlerin etkileşimleriyle beraber dünyamızda birer yönetme biçimi türemekte ve bireylerin günlük yaşamı sanki çok hızlı gelişen, kaotik, bilinmezlikler atmosferi şeklindedir.
Bir yönüyle pandemi, küreselleşme, yeşil enerji ve derken tedarik zincirleri. Diğer yönüyle ABD ve Çin rekabeti. Büyüyen ekonomiler, büyüyen sanallık. Hükümetler sürekli ekonomi konuşuyorlar, krizleri çözmekle ilgileniyorlar. Döviz, enflasyon, faiz, işsizlik... Sorun çok. Biz bu noktada çok temel değer kavramı üzerine bilgilerimizi tazeleyelim.
ABD ve Çin arasında rekabete ilişkin durumu gözden geçirelim. Zaman bakımından şöyle düşüneceğiz, kısa ve orta vadede bu iki güç arasında bir çatışma hali söz konusu değildir. Ancak çok fazla çalışmayı ve aynı zamanda doğru adımların atılmasını gerektiren bir dönemdeyiz. Bu dönemde stratejik bakımdan bilim ve ileri-teknoloji, ticaret, diplomasi ve yavaşça gelişen askeri güç mücadelesi, küresel hakimiyeti ele geçirme, rekabet ve gerilim konularını kapsayan çözülmesi gereken denklemler olacak.
Size şöyle soruyorum: Tam spektrumlu politikanız nedir? Klasik ideolojik yaklaşımlarla mı hareket edeceksiniz, hatalar üzerinde geliştirdiğiniz yöntemleri mi savunacaksınız, geleceğin ne şekilde olacağına bakıp buna göre bir teklif mi sunacaksınız?
COVID-19 salgını küresel çapta sosyo-ekonomik yaşamı etkiledi, finans ve tedarik zincirleri sistemini bozdu, yeni usul ve alışkanlıkların uygulanmasına sebep oldu. Ekonomistler bu zorlukları ve değişimi değerlendirirlerken ekonomik kuralsızlaştırma ve piyasa liberalizasyonunun eksikliklerini de tartışmaya aldılar. Bu noktadan sonra dile getirilen argüman yeni küresel kurumların oluşturulup oluşturulmayacağı oldu.
Politika derslerine devam edelim. Burada sizlere strateji, meta kapitalizmi, uzmanlar iktidarı, paylaşılan egemenlik, gibi kavramları birlikte açıklayacağım. Pratikte ise bu kavramların karşılığındaki ABD, Çin, Yunanistan, Türkiye, vs. ülkelerin ilişkilerini örnekleyeceğim. Uluslararası İlişkiler öğrencileri bu kapsamlı konuya bu boyutta bakabilirler. Anlatım tekniği olarak bir III. Dünya Savaşı tartışmasını yaparak bu yazıyı size daha kolay sunacağım. Teorik, felsefi ve köklü yönü olan bu kapsamlı konuyu böyle yazarsam daha anlaşılır hale gelecektir.