Kültür - Page 6

bilgelik-2 7.1K views
27 Şubat 2019

Bilgelik

Bilgeye ve bilgeliğe yeterince ihtiyaç duymuyor muyuz? Çağımızın konularında ileriye atılım yapılamamasının asıl nedeni bilge yetiştirebilen bir kültürümüzün olduğunu unutmak mı? Var olan değerlerin işaret ettiklerini yeterince yorumlayamıyoruz, düşüncelerini günümüzdeki kalıplarla belirginleştiremiyoruz, acaba durum böyle mi? Gelir geçer konularla zamanı hoşça değerlendirdiğini zannedenlerden miyiz?
5.3K views
5 Temmuz 2018

Gelenek

“Şöyle bir geleneksel Türk tatlısı olan baklavaya ne dersiniz?” Bu cümlede konu
uydurmak 936 views

Uydurmak

18 Nisan 2016
936 views
4 mins read
Önce bir tespit yapalım: Özellikle günlük yaşamda teknik işleri uydurarak yapmak, anlatımları gerçeklerden koparmak, atıp tutmak, denk getirmeye çalışmak, bu uydurmaları esasmış gibi kabul etmek, sonuçta medet ummak, tatmin olmak ve yetinmek neredeyse toplumun her kesimine yerleşmiş bir değer ve ölçü oldu. Asıl, tam ve gerçek olan neredeyse görmezden gelinir oldu, önemsenmemeye başladı. Değersiz değerliymiş muamelesi görmeye başladı veya değerlinin erdeminden bihabermiş gibi davranılmaya başlandı. Bu husus kültürel yozlaşma sinyali almanın en bariz örneklerindendir. Basitliği ve uydurarak yaşamayı kabullenen bir toplum olarak ileri bir noktaya ilerlemenin mümkün olamayacağı açıktır. Bu endişe verici durumu tespit etmek için topluma dikkatlice biraz bakmak
partizanlik-partililik-ve-ileri-demokrasi-formulu 1.1K views

Partizanlık, Partililik ve İleri Demokrasi Formülü

13 Nisan 2016
1.1K views
5 mins read
Ülke ve toplum bağlamında yapıcı olmak, süre alan yapısal konuları doğru inşa etmek önemlidir. Demokrasilerde parti, seçim ve irade beyanı esastır. Bunu hakkınca yapmak gerekir, güven telkin etmek, bireysel ve kısa süreli çabalara değil, sisteme ve işletimine inanmak gerekir. Bu çerçevede genel bir partizanlık eleştirisini yapalım, en sonda ileri, tam, asıl (virtual) demokrasi için şablon kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Türkiye için aranan konu da budur.
terorizmin-psikolojisi 2.1K views

Terörizmin Psikolojisi

30 Mart 2016
2.1K views
10 mins read
Nasıl teknoloji insanlığa aitse terörizm de öyledir; birincisi çoğu kere yararlı, ikincisi ise tamamen kötü bir konu. Ama bu kötülüğün sahibi insanlık ise, kesim çözüm bulması mümkün olmadığına göre en aza indirmenin yollarını bulmalıdır. Bu ancak ortak iradeyle olur. İyi de öncelikle sebepleri iyi belirginleştirmek gerekir. İşte tam bu noktada insanın yarattığı bu kötü olgunun psikolojik yönlerini doğru kavramak gerekiyor. Önce çok başka bir konudan başlayalım: Kanibalizm, yani yamyamlık. Bu da insanlığın bir konusu, değil mi? Yamyamlık ile cinsellik arasında bağlantı kuran Sigmund Freud yemek ve sevişmenin birbirinden ayrılmayan iki faaliyet olduğunu iddia etmektedir. Freud, cinsel eylemin gerisinde bir başkasının
yobazlasmanin-yeni-hali 1.2K views

Yobazlaşmanın Yeni Hali

18 Mart 2016
1.2K views
10 mins read
Konuşunca yeterince anlaşabileceğimizi zannediyoruz. Ama toplum genelinde büyük bir anlaşma sorunu yaşıyoruz. Dil, anlamak, kavramak, emin olmak, güvenmek için anlaşma sürecinin proseslerinin tamamlanması şarttır. Salt konuşmak, ses çıkarmak, sembolleşmek yeterli değildir. Yeterince anlaşmak için önce bilmek ve sonra karşı tarafa yeterince hazmetme süresi vermek gerekir. Çünkü istemli veya istemsiz çok proses yürür; bilmek gerekir. Biz ne yapıyoruz? Çok aceleciyiz ve geçip gidiyoruz; aman dikkat: İnsanız, bir milletiz, kültürümüz de var, sakın bozmayalım, yobazlaşmayalım! Elbette konu felsefi değerde ve biraz da teknik konudur. Ben bu konuyu Muttakilik sitemde “Dilin Kökeninden Posthegemonik Atmosfere İnsan Etkileşimi” başlığıyla yayımladım. Ama gerçekten önemli gördüğüm için
dokunulmazlik-hdp-politika-kulturu-ve-isabetsizlik 849 views

Dokunulmazlık, HDP, Politika Kültürü ve İsabetsizlik

10 Mart 2016
849 views
3 mins read
Politikacıların dokunulmazlıklarını ele alan fezlekelerle ilgili gündemi işgal eden konuyu daha ziyade HDP konusu üzerinden ve başka bir açıdan ele alacağım. HDP kapsamında gündemi işgal eden konular tartışılıyor. Dokunulmazlığın, “kürsü dokunulmazlığı” şeklinde ele alınması hususu önde geliyor. Diğer dokunulmazlıklar ise kısıtlanacağa benziyor. HDP’nin bir kitle partisi olmadığı veya olamayacağı, ayrıca hem Kandil hem de halk nazarında itibar kaybettiği de tartışılıyor. Bazıları, Selo’nun (Eş-başkan Selahattin Demirtaş) saz çalmasını neden alkışladık ki, diyor.
pandemik-kultur 1.1K views

Pandemik Kültür

23 Şubat 2016
1.1K views
2 mins read
Halkın, sunucuların, politikacıların, diplomatların, bürokratların ve hatta liderlerin konuşmalarına bakınız, sanki Türkiye kendine atmosferi içerisinde kötü bir virüs yaratıyor, yayıyor ve böylelikle kendi kendini boğuyor. Bir insan kendi ağzından çıkan sözcüklerle kendini çaresiz bırakabilir mi? Evet, boğar bile… Konuşulan dil ile hem kendini boğar hem de atmosferine bıraktığı kötü örneklikle toplumsal algı sistemine bir virüs yayar; kötülükler kolay bulaşır. Bu virüsü alan farkında olmadan aynılaşır, kendini ifade ederken benzer aşırılıklarla konuşur. Zihinler yaygın dil ile bir çaresizlik haline dahil olur, başka sözcük yok ise başka fikir de yoktur artık. Kısır döngü ortadadır, toplum konuştukları ile adeta birbirini hastalıklı kılar. Çok uçlarda
vergi-sorunu 1.4K views

Vergi Sorunu

19 Şubat 2016
1.4K views
14 mins read
Yakın zamanda gördük ki, hayvan üreticileri et fiyatlarının düşmesi için devlete açık bir mesaj verdiler. Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu Başkanı Kopuz, “Ette KDV oranının ve canlı hayvan ithalatından alınan yüzde 15 verginin yüzde 1’e düşürülmesiyle etin fiyatını 6 lira aşağı çekebiliriz,” dedi. Buradan şunu anlıyoruz; tarım ve hayvancılık ile milletin yediği içtiği devlet eliyle bir yandan pahalandırılıyor, diğer yandan ilgili sektörlerin zorlanmasına sebep oluyor. Bu iş ilkel dönemlerdeki bir uygulamadır. Vatandaşın 100 hayvanı var ve devlet 15 tanesi benim diyor. Bugün böyle bir anlayış geçerli olabilir mi? Dolayısıyla şu vergi işini bir kez daha masaya yatırmak istedim.
degisimin-kulturu 973 views

Değişimin Kültürü

1 Şubat 2016
973 views
14 mins read
Değişimle ilgili çalışma yapanların en fazla verdikleri örnekler hava durumu üzerine olmaktadır. Atmosfer! İçinde yaşarız, başımızı kaldırınca olup bitenin bir kesimini izleyebiliriz, yaşam boyu yağmurlarda, fırtınalardan bazı şeyler öğreniriz, tecrübemiz olur, hakkında konuşuruz, istatistikler tutarız, ama yine de bazı detaylarda tereddüt ederiz. İklim şartları ve hakim karakter genel olarak bellidir. Hava şartlarına dair bilgi alabilmek için sayısız cihaz ve personel çaba içindedir. Güneşin patlamalarını bile takip ederiz. Yine de bir dakika sonra ne olacağı hakkında pek emin konuşamayız. Hava durumu değişir ve sorarız: Ne oldu da değişti? Kültür de böyle! Kültür böyle bir şey ise “değişimin kültürü” bahsini nasıl açıklayacağız?
kultur-ve-dil 1K views

Kültür ve Dil

29 Ocak 2016
1K views
10 mins read
Sözcükler bir anlamı, ismi, hareketi, durumu, arzuyu temsil ve ifade ederler. Bütüncül ifade ile aslen sözcükler bir anlamı olduğu kadar belli bir kültür açısından da yüklüdürler. Kültür, doğal durumlardan ve yine doğal olan canlıların etkisiyle sonuçlardan etkilenir ve şekillenir. En belirgin kültür kapasitesi insana özgüdür. Kültür, bireyin usunda, insanlığın ise ilk başından itibaren geliştirip birbirine aktardığı ve bir yerde yoğunlaşarak kendini bir atmosfermişçesine hissettirdiği bilincinde, gelişir ve kendini belirginleştirir. Bireye, bir şey veya durum ile karşı karşıya iken “Bu nedir?” diye sorulduğunda verilecek cevap erişilmişlerle, hazmedilmişlerle ve bilinen kadarıyla olacaktır. Kültürler kendi bilgi dağarcığından istifade ile sorulara cevap bulurlar. Size

Davos ve Dördüncü Sanayi Devrimi

21 Ocak 2016
1.5K views
6 mins read
Daha ziyade ekonomi başlıklı küresel ilerlemelerin hazmedilmesi ve yeni kavramlara dayalı model belirleme süreçlerine ev sahipliği yapan Davos, Dünya Ekonomik Forumu’nun (World Economic Forum-WEF) bu yılki başlığı Dördüncü Sanayi Devrimi. İsviçre’nin bu güzel beldesi dünyanın önde giden kişilerini ağırlıyor. Spekülasyonlar ve tepkiler bir yana, Davos’un bu yılki toplantısı için belirtilen bu temel başlık doğru mudur? Başlık başka bir ifadeyle nasıl anlaşılmalıdır? Şöyle soralım: Yaşanan bu değişim nedir, insanlığa neler getirir ve bütün bu değişim süreçleri nasıl yönetilir? Eğer bir fert olarak karşımda duran bir gerçek ise benim de asıl merak ettiğim bu: Durum nedir? Davos’ta konuşanlar, el sıkışanlar, kapitalizm veya
1 4 5 6 7 8 14

Yazı Arşivi

DÖNBAŞA