numerik-cozumleme
Nümerik Çözümleme

Nümerik Çözümleme

30 Nisan 2014
Okuyucu

İnsan politik varlıktır. Politik olması doğallığından ileri gelir. İnsan kendini en iyi ifade etme özelliğine sahip varlıktır. Bir kabulle diyelim ki, bu doğal yapı bu evrende en gelişmiş halde insanda bulunur. İnsan biyolojik ve fizyolojik donanımı itibarı ile en kapasiteli bilinç gücüne sahiptir ve evrenin bilinciyle ilişkisi yüksek değerli olan varlıktır. Böyle olmasa idi kendine elbise dikemezdi, otomobile binemezdi, bilgisayarda bir tasarım yapamazdı…

Maddeden önce veya sonra, bilinç önemlidir ve tarif, amaç, sebep gibi her tür bilgiyi içinde tutar, geliştirir, birinden diğerine kapsama içine alır. Kavramsal yapı insanın bilinç ortamındakilerden meydana gelir. Bilinç ortamındakiler veya atmosferindekiler, anlam ifade eden, mana ile ilgili olanlardır.

İnsanın dışavurumu çeşitli betimleme şekilleriyle olur. Bunlar; nota, harf, nümerik, hareket, sembol ve resimdir. İnsan dışavurumunu (kendini ifadeyi) yazı ve sözle yapar.

Terimin yazısı gelişmiş halde harflerle olur; sözcük, cümle, vs. Harfle önceleri şekil ve sembol idi, belli bir standarda göre kodlandı. Bu kodlama bilince bağlı gelişti. Dans bir hareketle dışavurumdur. Bireysel serbest dışavurum belli kültürler gelişince form aldı. Kültür yaparak, düşünerek, içselleştirilerek, anlam kazandırılarak, süslenerek gelişir.

Sembollerden de önce bir anlam, hedef ve sebep vardır. Rakamlardan sayılara varılır, sayısal anlatım nümerik anlatımdır. Sayılar sembollerle ilişkilendirilir. Semboller değişir; toplama, bölme, fonksiyon, türev, integral, vs.

Semboller genel bir isim olarak da kabul görebilir. Buna göre harf ve rakam da semboldür. Çin yazısında karakter vardır. Karakter resim veya sembol olarak kabul edilebilir. Resim bildiğimiz kuş, ağaç, güneş resminden karakterin betimlemesine kadarki sembolik anlatımdır. Ama sonuçta bir anlamdan, hedeften, sebepten ve dışavurumdan bahsediyoruz.

Müzik seslerle yayılır, notalarla kağıda aktarılır… Notada duygu, coşku, ahenk, gibi dışavurum sebepleri belirgindir. Sesler bir düzenle ortaya çıkar ve dışavurum halini ortaya koyar. Çaldığınızda veya dinlediğinizde halin anlamını algılamak mümkün olur.

Benzer şekilde düşünelim, insanın dışavurumunu rakamlarla ifade etmesinin sebebi nedir? Rakamlar-sayılar kavramı net birim yapılı değerler halinde açığa çıkarır. Örneğin sözcük “uzak” derken, sayı “135 km” der. Rakamlar değerleri öznelleştirir. 100 metre kare ev, 5.000 TL gelir…

Bugün madde ve mana alemini algılayamayan kaç milyar insan yaşıyor dünyada? Keşke saymak mümkün olabilse…

Politik varlık sayılarla nasıl oynar? Tarihler, ölçüler, kazançlar, değerler… Bir bakarsınız, örneğin, kazançları ifade etmek, ileriye dönük planları netleştirmek ekonomi, finans, istatistik değer ifadeleri ile açıklanabilir.

Finans dediğimiz ifade, sayısal değerlerin beklentileri karşılama güdüsüyle ilişkisine bakılarak anlaşılabilir. Değerler; elle tutulur bir ölçü ifade eden göreceli-objektif madde (örneğin altın, gümüş…) veya sübjektif ölçü ifade eden kağıttaki sembol (örneğin para, hisse senedi…) ile bilinir kılınır. Madde objektiftir, ancak maddeye verilen değerden gelen sübjektiflik onun durumunu göreceli yapar. Sübjektiflik politikliğin asıl sembolüdür, objektif olan ona eklenir. Bu bilinenler, bir anlayışla veya modelle ilişkilendirilir.

Nümerik sembol dizimi bir anlam ifadesidir. Birey –örneğin- maaşını kendi için yaşamsal görüyorsa, onu bir özne olarak karşısına alır. Onunla yatar, onunla kalkar. Maaş dediğimiz değer ne kadar objektif bir öznedir? Her bir geçiş arasında politik varlık meşrulaştırma işiyle meşgul olur. Manipülasyon ve değer artışları sübjektiflikten göreceli-objektifliğe dönüştürülmesini sayılarla meşrulaştırır. Sayılar bir değerdir ama ifade edene göre değerlenir, önemsenir, özneleştirilir. Maaş asıl bir özne değilse bile, o değerin üzerinde tasarrufu olan patron kendi gücünü o bireye yansıttığından, öznesel baskı insandan insana vasıta kullanarak geçiş sağlar.

İnsan çıkarını, egosunu, kazancını, ümidini, kaygısını, tasarrufunu, planını, hayalini subjektiflikten veya göreceli-objektiflikten yana ifadeye yönelirse nümerik anlatımı kullanır. İşte aradığımız sebep budur.

Yolda yürüyen birini çevirip sorun; “Her yıl dünyada 10 milyon insan yok yere can veriyor,” veya “Afrika’ya 100 trilyon Dolarlık yardımla her şey düzelir,” veya “Her yıl yerküre 1 santigrat derece ısınırsa, 2050 yılında Grönland eriyecek,” veya benzeri önemli nümerik değerli açıklamaları anlamlarıyla sorun; açıkça “Bana ne bunlardan,” denmese de, çoğu kişinin yüzünüze deli dercesine bakıp, sonra dönüp gittiğine tanık olabilirsiniz. Neden mi? Çıkar, ego, kazanç, ümit, kaygı, tasarruf, plan, hayal sıralamasında sokaktaki insanlar bu gibi değerleri doğrudan dikkate almaz da ondan. Kendi çıkarlarına göre kıyaslayan insan çoğu gerçeği görmezden gelir. İnsanoğluna objektiflik bir yere kadardır.

Vücut içinde yaşamsal olan nümerikler ise sizleri doğrudan ilgilendirecektir, değil mi? Ateşiniz, nabzınız, tansiyonunuz, kan sayımınız, hormon dengeniz… Ayrıntı gibi olsa da, ya bir sorundan önce ya da sorunla birlikte ilginizi çekecektir, değil mi? Hayır diyenler nadirdir, bunların da önemi yoktur, bilinç ile ilişkileri kopuktur.

Şimdi başka bir soru var; varsayımsal ama kıyaslama için önemli bir soru. Öyle bir özne düşünün ki bu dünyayı, her şeyi ve koca evreni yaratsın. Bu özne dünyadakilerin, galaksidekilerin veya evrendekilerin nümeriklerini bilmeli mi, bilmemeli mi?

Birey neyi öncelikli görür? Örneğin maaş öznesinin ve kendi yaşamsal değerlerinin nümeriklerini… Patron neyi öncelikli görür? Firma öznesinin, ürettiklerinin, çalışanlarına ödediklerinin ve kendi yaşamsal değerlerinin nümeriklerini… Birey veya patron veya sübjektif maaş öznesi yaratıcı özne için önemli midir? Evet! Ancak tam tersine, bunların hiç biri yaratıcı özneyi doğrudan yaşamsal görmezler. O halde nümeriklerin bir önemsenme, öncelik alma, değerleme ve anlam ifade etme yönüyle kapsamları bağlamında ilişkileri bulunmaktadır.

İlişkilendirme bağlamı nedir? Eğer bir ilişki varsa, öncelikle yakınların ve bilinenlerin birbirlerine yüklediği değeri hesaba katmak gerekir. Öğrenilecekler öğrenildikten sonra hesaba dahil edilirler. Arada varsayımsal yaklaşımlar da olabilir.

Yakın ve bilinen ilişkiden hareket doğar, bu devinimin tanımıdır, başka ifade ile bu diyalektik bakış anlamındadır. Diyalektik zıt veya karşıt veya kutup; tetikleyen, cazip yapan, sebep olan anlamındadır. Artı-eksi kutuplar varsa etkileşim olur, hareket olur, başka bir sonuca sebep doğar. Erkek-dişi ilişkisiyle yavru meydana gelir. Arada aşk vardır ve bu da bir dürtüdür. Dürtü sebeptir, anlamdır…

Tek olan yaratıcı öznedir. O’nun için diğer bütün nümerikler önemlidir, önceliklidir, değerlidir, anlamlıdır, mana ifadesidir. Diyalektiği hareket için gerekli görendir. Bir’den iki olur, -önce- ikiden bir olmaz. Nötr de ikiden olur, bir nötr olmaz. Bir’den ikiye ve daha sonra içinde eksiksiz ikilerin (diyalektiğin) olduğu çok olana doğru bir ilişki tanımı yapılacak ise, buna kısaca disjonktif (ayrık halde) diyebiliriz. İlk ikiden sonra çokluğa doğru ve sürekli olana bakarak bütün ilişki akışı konjonktif (birleşik halde) haldedir.

Konjonksiyon bir fonksiyon içerir. Nümeriksel ilişkinin konjonksiyonel ifadesiyle söyleyecek olursak, anlam sembollerle ilişkiyi besler. Örneğin matematiksel işlemlerin her türü bunun içinde anlam bulur. İşte artık elinizde nümerikler ve semboller bulunmaktadır. Basit bir örnek yapalım: Merkezde bulunan “A” yıldızıyla ilk yörüngedeki “B” yıldızı arasında 20 milyar ışık yılı, ikinci yörüngedeki “C” yıldızı arasında 30 milyar ışık yılı varsa, işlem veya ilişki; “C-B=10 milyar ışık yılı” olacaktır.

Bu nümerikler ve semboller bütünüyle diyalektiğe dairdir. İki, çok ile konjonktif ilişkilidir. İki, bir ile disjoktiftir, yani geçiş vardır ama ayrıktır. Bir ise iki ve çok ile konjonktiftir, yani bir bütünün açılımıdır.

Anlam veya mana olarak açıklarsak şunu söyleyebiliriz: Her diyalektik seviye nümerik ve sembolleriyle kendi işlemlerini ve sonuçlarını anlamlandırır. Yakın olanlar birbirlerinin fonksiyonu içinde belirgin şekilde anlamlanır. Bu bütün seviyeler için benzerlikler içereceğinden konjonktif manayı, başka ifade ile bilinen bilinç bütününü tarif eder. İkiden bir’e bilincin disjonktif olması doğaldır; buna karşılık bir’den ikiye doğru bilinç bütünseldir, konjonktiftir.

Bundan dolayı günlük yaşamda patron-çalışan arasındaki ücretlendirme ilişkileri belli ve öncelikli anlam kazanırken; ötelere gidildikçe, örneğin Afrika’da insanların ölmesi, aynı fonksiyon içinde olduklarından açıklanmakla birlikte, öncelik bakımından ötelenmiş değer taşır, bireye konu manasızlaşıyormuş gibi gelir. Ancak yaratıcı özne için hepsi önceliklidir ve değerlidir.

Görülüyor ki nümerikle ifadede “her şeye” dair bir anlam/mana ve dolayısıyla bilinç açıklaması vardır. İnsana dair politik anlatım bir bilincin ortamındadır. İnsana verili mantık bunu ifade eder. “Her şeye” verili olan geçiş sebebi, anlamsal bakışla, sevgiyle, aşkla da açıklanabilir.

Kültür 'ın son yazıları

378 views

Eleştiriler

Sizlere günümüzün iyi algılanması gerektiği bağlamında, özellikle bizi ilgilendiren yönleriyle, sosyal bilimler ve dış politikaya dair bazı eleştirilerimi aktaracağım. Dünya hızla değişiyor, güç dengeleri bildiğimiz biçimden oldukça farklılaştı, eğer bunlara ait kavramlara ve anlayışlara vakıf olamıyorsak, konuşuruz ama aslında başka bir şey anlatırız.
373 views

Devrim

Bize devrimin ne tarafı kaldı? Diyeceksiniz ki hangi devrimin? Açıklayacağım. En başta şöyle sloganik işaret edeyim: Devrimden değil, sapkınlardan ve geç kalmışlıktan kork!
569 views

Generalist

Ülkeler ve dünyamız için iyi bilinmesi gereken bir konuyu işleyeceğim, generalist olmak. Buna karşılık gelen bir sözcük aradım bulamadım, yine de ben genele yetkin diyeceğim. Genele yetkin kimseler kimler, örnekleri neler? Uluslararası İlişkiler, Ekonomi ve Askerlik sahalarında örnekler vereceğim, neden gerekli, bunu açıklayacağım.
522 views

ENTELEKTÜEL SORUNSALI

Temelde insanın doğası, zamanın getirdikleri ve sürekli gelişen küresel zorluklar var. Bunun üzerine her alanda tereddüt uyandıran değişik adımlar ve gerçek bir hedef. Sözü edilen şu, kalkınmak! Eğer artık kalkınmışlar sınıfında olmak istiyorsanız!.. Gerçekten istiyor musunuz? İşe bu emelin ne denli büyük bir mücadeleyi gerektirdiğinin farkında olmakla başlanmalı. İşte tam da bu noktada, düşünsel içerikli bir açıklamam olacak. 
2.1K views

Sıradan ve Mükemmel

Bu makalede sizlere insan zihni içerisindeki tarif veya algı ile gerçeğe ilişkin olanın farkını açıklayacağım. Ele alacağım temalar sıradancılık, mükemmelcilik ve gerçeklik ötesi hakkındadır. Başta soralım, karşılaştığınız şey gerçek mi, yoksa gerçek ötesi mi?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme