Bu yazı FETÖ’cülerin mesihçi aklına karşı, hatta bu doğrultuda giderek mankurtlaşan (sözde) askerlerin haline ve yapmak istediklerine tepki olarak yazıldı. FETÖ veya başka türlü konuyu din temelinde tutarak kendine bir vazife çıkarıp terörist olanları düşünerek okuyalım lütfen. Olanlar ve iddialar şaka değil, tam bir
DevamıÜzülmek Tek bir hatadan kaynaklı ise bir kere üzülmek kabul edilebilir, ama hata düzeltilmek içindir. Tahribat onarılsın ve hata bir daha yapılmasın diye özür dilenir, gerekirse hoş görülür, çünkü bu insanın kendini bilmesi demektir; iyiye doğru gitmek her daim desteklenir. İyiye gidiş varsa üzüntü karşılığını almıştır, değmiştir. Vebal kendi içinde saklanır. Eğer hatalar tekerrür ederse üzülmek başkalaşır, insanı kemirmeye başlar, insanlık kendiyle yüzleşir; bu kötüdür. Artık vebal tescillenmiştir, insanı aşmıştır, hesabı daha ilerilere aittir. İki defa üzülmek Bazı şahsiyetleri bize vali, komutan, başkan, hoca, gazeteci, vs. diye sundular, getirip önümüze koydular. Sizin için seçtik dediler, hem de en iyisi bu
DevamıBir anlığına bütüncül ve daha önemlisi yansız bir bakış açısı ile politik gündem ve kritik tartışmalar konusu üzerine yoğunlaşalım. Bakın ilk akla gelenler neler olacak? Tartışma kültürü en temel şekilde demokrasilerde, entelektüel alanlarda, bilim ve sanatta bir erdemlilik ölçütüdür. Şartlarına riayet edildi ise tartışma gereklidir, değilse bir kavgadan öte değildir. Tartışmanın bir seviyesi, amacı, muhatabı, süreci vardır ve bütünüyle insana özgü olgun bir davranış olarak sürdürülür. Eğer tartışma başka amaçların elde edilmesinde bir araç halinde kullanılıyor ise bunun değeri ve hedefi başka şekillerde ele alınmalıdır. Bu ve benzeri teorik yaklaşımları başlangıçta aklımızda tutalım isterim. Ama biz daha çok uygulamaya bakacağız.
DevamıMemleket meselelerini konuşuyoruz ve her bir sonuç ifadesinde “Eğitim şart!” diyoruz. Eğitim programları var, kurumlar da var, eğitmenler-öğretmenler de tamam, sürekli kitap basılıyor, en büyük işveren MEB, ama yıllardır bitmeyen temel bir sorun var ki bir eksikliği kritik konusu diyoruz. Henüz bir sistemde mutabık kalamadığımızdan dolayı kendimizi rahat hissedemiyoruz. Bir savruluş içinde yetişen çocuklarımız üniversiteler bitiriyor, iş güç sahibi oluyor, hatta kendileri ana baba olup sorumluluk noktasına geliyor; bakıldığında ne trafik içinde düzgün hareket edilebiliyor, ne sosyal ortamlarda kendini ifadede rahatlık oluyor, ne sporda başarı var, ne sıradan bir insanın ilgileneceği kadar müzikte faaliyet söz konusu, ne kitap okunuyor, ne
DevamıGiriş Aslında “iklim” adı verebileceğim bu yazımı bir “devrim” anlayışına dayandırarak anlatmamın iki sebebi var. Bunlardan birincisi, çoğu yazar kalkınmanın gerçekleşebilmesi için ilk zenginliğin yani kapitalizmin getirilmesini salık vermektedir. Dolayısıyla sosyolojiye, politikaya, diplomasiye ve ekonomiye bakış açılarında hedefledikleri bir ülke veya bölgeye, örneğin Pakistan’a, Irak’a, Sudan’a vs, kapitalist yaşam tarzı yerleştirildikçe toplumun geri kalan unsurları zaman içinde değişir ve sonunda ortak bir kültür meydana gelir diye düşünürler. Bu fikri beğenmiyorum. İkinci sebebim ise, bu konunun, çok sıcak olaylardan dolayı ülkemin ana sebebi olarak her alanda tartışılan konuları içeriyor olmasıdır, bu anlamda herhangi bir ileri adım atılamaması ve politikanın tıkanmaya doğru
DevamıModern dünyada yaşanan olaylar bizleri temel bazı konuları tekrar tartışmaya itiyor. Bu gereklidir. En temel konulardan en önceliklisi ise “din” kavramıdır. İnsanlık her şeyle baş etmeyi becerebildi de şu birbiriyle çatışmayı mı beceremedi? Neden acaba? Basit bir “uyum” anlayışını kendinden uzaklaştırmayı yönetenlerin belli bir çıkarı mı var? Aşk gibi insan ruhunda beslenen ve bir hazine olarak görülmesi gereken kainatın tüm nizamına uyumlu olabilmekle ilgili çok önemli ve kapsamlı bir inanışla tatmin olan benlik, çok basit ve dünyanın doğallığı içinde açıklama yapan güruhun sapkınlıklarını görünce çelişkilerden sıyrılma seçeneğine yönelmelidir. Yönelenler var, yönelmeyenler var; bu bir seçimdir. Asıl Din Kendi fikirlerini eksiksiz
DevamıBu yazı temel olarak inanç kavramını tartışıyor. Konu, insan bilinci ve bilinçlenmesi bağlamında işlenecektir. Asıl üzerinde durduğum, çok boyutlu gelişen, bu nedenle tartışmaya açık içerikleri olan, bilinç sisteminde insanın kendince doğru yolu bulabilme arayışıdır. Alt başlıklar: Özgürlük, İnanç, İman, Zan, İktidar, Bilinç Atmosferi, Kapsayıcı-Kuşatıcı Bilinç, Haberler, İnsan Bilinci, Bağlam. Özgürlük “Örneğin,” diyerek başladığımız açıklamaları düşünelim. Örneklemek, somutlaştırmaya doğru bir kapı açmaktır. Anlatımda bir adım daha ileri gidilmesidir. “Bana göre, inancıma göre, düşünceme göre…” dedikten sonra “örneğin” diye ilave etme ihtiyacı duyulur. Bir örnek vermeden, doğrudan olay ve içinde geçen ifadeler söylendiğinde ne anlaşılır? Bu bir olgu olarak işlem görüldüğü anda,
DevamıBirey (veya kişi) olmak bahsi bize yaşam içinde önemli bir sorumluluk yüklemektedir. Bu sorumluluklarda birey kendi iradesine dayalı kararlar verir. Çoğu kere kararlarını verirken “ben verdim” der, imzasını atar. Ve şahsi yöntemini de savunur. İnsan yalnızdır ve kendi dağarcığındakilerle yaşamına yön verir. Toplu olma yolunda atacağı adımda gerekçelerini ve önceliklerini hazırlarken de bireysel kararlar verir; eş, iş, arkadaş seçerken de esas olan kendi iradesidir. Yalnız verilen karaların isabetli olması önemlidir. Başkasının etkisi varsa bu bireyi başkası kılar. Buna izin verecek de bireyin kendisidir. Şu akla gelmesin; “ortak akıl diye bir şey var, danışılır, tartışılır vs.” Evet, bu konu istenen, doğru
Devamı