kamusal-alan
Kamusal Alan

Kamusal Alan

1 Ekim 2013
Okuyucu

Bir an için algıda meydana gelen farkın içinde yaşadığımız alanı daraltabileceğini düşünelim. Göreceğiz ki bundan en fazla kendimiz zararlı çıkarız. Nasıl mı? Kamu ile başlayalım ve kamusal alanı gözden geçirelim. Belki geniş olmanın bir yolunu bulmuş oluruz.

Kamu

Sözlük anlamı açık olan “kamu” sözcüğünün kullanıldığı yerlere bakınca, üzerine fazla anlam yüklemenin olumsuz yanlarını da üslenmiş oluyoruz. TDK sözlüğünde, halkın bütünü, halk, amme; halk hizmeti gören devlet organlarının hepsi anlamında tarif edilmektedir. Öz Türkçede bütün ve hepsi anlamında kullanılmaktadır.

Öncelikle Avrupa’da Aydınlanma döneminde ve daha sonra Fransız Devrimi ile dünya siyasal sistemini oldukça etkilemiştir. Burada ön plana çıkan “public” kavramı bir taraftan halk, diğer taraftan ulus kavramlarının devlet çatısındaki rollerini belirlemiştir. Dünyada yaygın kullanım alanı bulunca, siyasal sistemimizde kamunun devletle ilişkisi bu anlamda daha belirginleşmiş görünmektedir.

Hal böyle olunca uygulamada bakın nerelere varıyoruz? Kamu vicdanı, kamu hukuku, kamu görevlisi, kamu personeli, kamu ihalesi, kamu düzeni, kamu sendikası, kamu tarifesi, kamu malı, kamuoyu, kamu hizmeti, kamu alanı… Acaba bu kavram olunca akan sular durur mu?

Kamu hakkında Batı düşünce sistemi çok tartışmış ama bizim kullanımımızda bu kavram devlet, hukuk ve idare gibi “erişilemez” noktalara yükselince konu tartışılmadan “itaat edilir” halde kalmıştır. Belki de bu bize has bir özelliktir. Ancak devlete itaat başka bir şey, düşünsel olarak kavramları algılama ve hatta başka yönlere çekilmesini önlemek için bilinçli olma işi ayrıdır. O halde şunu dikkatte tutmalıyız: Bu ve benzeri kavramlar bir istismar aracı değildir, daha çok bilinçlenme ve yarar bulma aracıdır.

Geçenlerde sadece üyelerinin girebildiği bir özel alanda arkadaşımla birlikte spor yapıyorduk. Orada spor, piknik gibi hoşça vakit geçirmekten başka bir şey yapılmıyor. Ana kapısından geçerken bir olaya şahit olduk. İki kişi kimlik bile göstermeden kapıdaki bekçiye, “Biz kamu görevlisiyiz…” dediler ve içeri alınmalarını talep ettiler. Bekçi de onları içeriye soktu. Biz arkadaşla başladık tartışmaya: Adamlar kim oluyor ve bekçi onları ne zannetti?

Kamusal Alan

Kamu kavramı değilse de kamusal alan konusu bir süre önce özellikle kılık kıyafetle ilgili olarak gündeme taşındığı üzere ülkemizde çok tartışıldı. Konuyu irdelemek amacıyla kamu alanını devlete ait yerler, televizyon stüdyosu veya sokak olarak tarif ederek çeşitli örneklemeler yaptı. O dönemde tartışma konusu haklar ve özgürlükler, eşitlik, demokrasi ve politika düzleminde genişlemekteydi. Ancak esas olarak kavram yerleşmeden insanlar günlük sorunlarına çare arıyorlardı. Maalesef bazıları da bundan çıkar elde etme peşindeydi.

Kamunun halk bağlamından dolayı ulusal fikirlere, hak ve özgürlükler bağlamından dolayı liberalliğe, kamunun devletçiliğinden dolayı totaliterliğe ve daha birçok yöne kayabilirsiniz. İsteyen istediği alana çeker ve gücü yerinde ise diğerine karşı bu kavramı kullanır. İşte size bir istismar alanı!

Yunus Emre’nin “Biz kimseye kin tutmayız / Kamu âlem birdir bize” dizesi bir tarafa konmasın isteriz.

Kamusal alan kavramı politik tanımlama ile doğrudan ilişkilidir. Politik olması ideolojik olması ile değil demokratik gelişmişliğin gerekliliğiyle ilgilidir. Bir bilinç seviyesidir. Bütünleştirici, toplayıcı ve anlayış zemininin inşasıdır. Önemlisi farklılıkları bir tarafa bırakıp birlikte yaşamayı seçmiş insan topluluklarının (cemaatlerin) politik bir topluluk şemsiyesi altında toplanabilmesidir. Bu politik konu parti veya iktidar değil, işlerin politika ile yürütülmesi gerektiğinin tesisidir. Bu anlamda ortak sorunları çözmek amacıyla inisiyatif alanlar toplum önüne çıktıklarında tanınır olurlar. Bütün bu süreçler kamusal alanın konusudur.

Kamusal alan bir kurumsal yapı olarak algılanırsa sıkışıp kalır. Zorlamalar başlar ve taraf olma eğilimleri artar. Dahası gerginliğe müsait toplum böyle inşa edilir. Kamu alanı kavramının tekdüze devlet anlayışından çıkarılıp toplumun gelişme amacına açılmalıdır. Belki de insanlık adına bir genişleme amacı güdülebilir ve evrenselleştirilebilir. Kamusal alan bir eleştiri alanıdır. Sosyo-politik düzen içinde yapıcı özeleştiri makamının tesis edilmiş halidir. Toplumda yapıcı tartışma biterse toplumsal dinamikler kuruyup gitmez mi? Kamusal alan şiddetin reddedildiği, kişisel hakların, adaletin yüksek değerlere taşınmasını garanti eden bir açıklığa sahiptir. Simgesel yayımlarda şiddetin ortadan kaldırılması, ayrıcalıkların eritilmesi, kişilerin değerlerine saygı duyulması temel ödevdir.

İşte bu şekilde bireyler kendilerini geniş hissederler ve toplumsal sorumlulukları içinde yer alıp ileri demokrasi fikrine katkıda bulunurlar.

Sonuç

Spor yaptığımız özel araziye girerken, “Biz kamu görevlisiyiz…” diyenler gerçekten öyleler. Bekçi de, eğer toplumsal amaç için bir inisiyatif alırsak biz de kamu görevlisiyiz. Demokrasinin yükselmesi ve halkın gelişmesi için şu kamu ve kamu alanı kavramlarının sindirelim, derim.

 

Kültür 'ın son yazıları

385 views

Eleştiriler

Sizlere günümüzün iyi algılanması gerektiği bağlamında, özellikle bizi ilgilendiren yönleriyle, sosyal bilimler ve dış politikaya dair bazı eleştirilerimi aktaracağım. Dünya hızla değişiyor, güç dengeleri bildiğimiz biçimden oldukça farklılaştı, eğer bunlara ait kavramlara ve anlayışlara vakıf olamıyorsak, konuşuruz ama aslında başka bir şey anlatırız.
380 views

Devrim

Bize devrimin ne tarafı kaldı? Diyeceksiniz ki hangi devrimin? Açıklayacağım. En başta şöyle sloganik işaret edeyim: Devrimden değil, sapkınlardan ve geç kalmışlıktan kork!
582 views

Generalist

Ülkeler ve dünyamız için iyi bilinmesi gereken bir konuyu işleyeceğim, generalist olmak. Buna karşılık gelen bir sözcük aradım bulamadım, yine de ben genele yetkin diyeceğim. Genele yetkin kimseler kimler, örnekleri neler? Uluslararası İlişkiler, Ekonomi ve Askerlik sahalarında örnekler vereceğim, neden gerekli, bunu açıklayacağım.
532 views

ENTELEKTÜEL SORUNSALI

Temelde insanın doğası, zamanın getirdikleri ve sürekli gelişen küresel zorluklar var. Bunun üzerine her alanda tereddüt uyandıran değişik adımlar ve gerçek bir hedef. Sözü edilen şu, kalkınmak! Eğer artık kalkınmışlar sınıfında olmak istiyorsanız!.. Gerçekten istiyor musunuz? İşe bu emelin ne denli büyük bir mücadeleyi gerektirdiğinin farkında olmakla başlanmalı. İşte tam da bu noktada, düşünsel içerikli bir açıklamam olacak. 
2.1K views

Sıradan ve Mükemmel

Bu makalede sizlere insan zihni içerisindeki tarif veya algı ile gerçeğe ilişkin olanın farkını açıklayacağım. Ele alacağım temalar sıradancılık, mükemmelcilik ve gerçeklik ötesi hakkındadır. Başta soralım, karşılaştığınız şey gerçek mi, yoksa gerçek ötesi mi?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme