kuresel-kent-devletine-gecis-mi
Küresel kent devletine geçiş mi?

Küresel kent devletine geçiş mi?

9 Ekim 2013
Okuyucu

Küresel Kent Devletleri

McKinsey Global Institute’ün Ekim 2013 tarihli “Urban world: The Shifting Global Business Landscape” adlı raporuna göre önce bazı verileri vereceğim. McKinsey küresel bir inceleme yapıyor. 2010 ve 2025 yıllarını baz alıyor.

  • 2010: Hacmi 1 milyar doların üzerinde olan dünya çapında faaliyet gösteren toplam 8.000 şirket tespit ediliyor. Hepsinin toplam hacmi 57 trilyon dolardır. Bu ise dünya çapındaki GSYİH’nın %90’ıdır. Halen 8.000 şirketten sadece 800 adedi devlet kontrolündedir ve şirketlerin 1/3’nden fazlası 20 büyük kentte yerleşmiştir.
  • 2025: Hacmi 1 milyar doların üzerinde olan dünya çapında faaliyet gösteren toplam şirket sayısının 15.000 adede çıkacağı bekleniyor. Gelişmekte olan ülkeler ölçeğindeki dağılımları şöyle: Bu şirketlerin 1990 yılında %5’i, 2010’da %10’u iken 2025 yılında %45’i gelişmekte olan ülkelerde yerleşmiş şirket olacak. Özellikle Çin kentlerinde 5.000 yeni şirketin olacağı bekleniyor. Bu ise 2025 yılının gelişmekte olan ülkelerinde bulunan şirketlerinin %40’ına karşılık gelecek. 2025 yılında 330’dan fazla kentte büyük şirketler karargâh kuracak. Bütün bu şirketlerin hacmi 2010’a oranla %130 artarak 130 trilyon dolara ulaşacak. Dev şirketlerin %53’ü halka açılmış, %37’si özel ve %10’u devlet şirketi olacak. Yani %90 şirket devletten ayrı olacak. Satın almalar ve halka arzlar daha hızlı gelişecek ve bu oran daha da artabilecek. Devletin şirketler üzerindeki kontrolü ortadan kalkacak. Bu demektir ki dünyanın toplam GSYİH’sı kentlerde kalacak. Küresel ölçekte hacmi 50 milyar doların üstündeki şirketlerden bahsediyoruz. Bunlar toplam dev şirketlerin %67’si olacak.

Hal böyle olunca akla şu soru geliyor: Küresel şirketlerin etkinliği devlerin etkinliği içinde mi kalacak, yoksa yerleştikleri kentin kurallarını kendilerine uyarlayıp kendilerine göre daha etkin olmaya mı çalışacaklar? Bir kentin gelirinin birçok ülkeden veya devletten fazla olduğunu/olacağını dikkate alırsak, McKinsey’in iddiası yönünde, yakın gelecekte kent devletleri modeline doğru gidildiği sonucuna varmamız hiç yanlış olmayacak.

Böyle bir yerde iş imkânı yaratmak kolay, gelir, üretim, yenilik (inovasyon) imkânı, standart sağlama, teknoloji ve ortak akıl kullanma endeksleri artacak şekildedir. Büyük şirketler neden kentlerden vazgeçsin ki? Neden yönetimleri kendilerine uygun düzenlemesin ki?

Dünya nüfusunun önemli bir kısmı bu şehirlerde ve yakınlarında yaşayacak. Kent devletlerinin kendi aralarında ekonomik, bilim, teknoloji, eğitim, enerji, iş ve çalışma ağları olacak. Bu ağlar küreselleşmeyi fiili hale getirecek. Kent devleti kendini savunmanın yollarını bile bulacak. Belediye başkanları yeni yönetim organlarıyla kentliye doğrudan hizmet verecek.

Bütün bu hususlara göre hazırlanana örnek bir kent devleti etkinlik şeması Tablo-4’te görülmektedir.

Bu tabloda açıklandığı üzere, küresel kent devleti dinamizmini kendi içinden ve küresel yapılardan alır. Yerel devletle ilişkileri koordinasyon seviyesinde yürütülür. Yerel devlet daha çok kent devletlerden güç alır. Coğrafyasında ne kadar çok kent devlet varsa, o kadar çok etkin olur.

Belki de adını “kent devlet” koymak bile yanlış olabilir. Ben sadece kolay anlatımı olsun diye böyle ifade ediyorum. Amaç iktidarın ve günün kimde olduğudur. İşin bir görünen bir de görünmeyen kısmının olduğunu dünya küresel sermaye ile öğrendi bile! Dolayısıyla isimlendirmenin ve önde görünenlerin çok da önemi yoktur. Esas olan büyük kitlelerin eğilimlerinin ne yönde birleştirildiğidir. Ortak hedefler nelerdir? Günlük döngü nasıl ilerlemektedir? Buna ait esaslar ne şekildeki bir anlaşmayla yürütülmektedir?

Sonuç:

Fazla içinde olmasak da torunlarımızın gelecekte nerelerde, nasıl yaşayacağı ve ne işlerle meşgul olacakları tartışılıyor. Bunun için hazır mıyız? Olanları ve olacakları şimdiden kabul ettik mi? İnsanlık bunu hazmedebilecek mi? Dinler, milletler, diller, bayraklar ne olacak? Bence kimse kimsenin dinine, rengine, diline, işine karışmayacak gibi… İşin özelliği de zaten bu noktadadır. Buna “ileri özgürlük ve demokrasi” düzeni denebilir. Her şeyi mikrolaştırmak, aralarında çıkar dengeleri üzerine bir bağ kurmak ve kolay yönetilir, gerekirse değiştirilebilir kılmak bunu gerektirmektedir. İnsanlar yeter ki verilen işi yapsın, üretsin ve tüketsin. Ne de olsa kitlelere verilen isim “citizen” değil, “netizen”dir. Bir yere bir sebeple bağlanmıştır.

Bu gidişle modernizmin büyük ölçüde küresel anlamda postmodernizme dönüşümünün en bağlayıcı açıklamalarını belki de iki nesil sonra görmek mümkün olacak. 

Kültür 'ın son yazıları

379 views

Eleştiriler

Sizlere günümüzün iyi algılanması gerektiği bağlamında, özellikle bizi ilgilendiren yönleriyle, sosyal bilimler ve dış politikaya dair bazı eleştirilerimi aktaracağım. Dünya hızla değişiyor, güç dengeleri bildiğimiz biçimden oldukça farklılaştı, eğer bunlara ait kavramlara ve anlayışlara vakıf olamıyorsak, konuşuruz ama aslında başka bir şey anlatırız.
376 views

Devrim

Bize devrimin ne tarafı kaldı? Diyeceksiniz ki hangi devrimin? Açıklayacağım. En başta şöyle sloganik işaret edeyim: Devrimden değil, sapkınlardan ve geç kalmışlıktan kork!
573 views

Generalist

Ülkeler ve dünyamız için iyi bilinmesi gereken bir konuyu işleyeceğim, generalist olmak. Buna karşılık gelen bir sözcük aradım bulamadım, yine de ben genele yetkin diyeceğim. Genele yetkin kimseler kimler, örnekleri neler? Uluslararası İlişkiler, Ekonomi ve Askerlik sahalarında örnekler vereceğim, neden gerekli, bunu açıklayacağım.
525 views

ENTELEKTÜEL SORUNSALI

Temelde insanın doğası, zamanın getirdikleri ve sürekli gelişen küresel zorluklar var. Bunun üzerine her alanda tereddüt uyandıran değişik adımlar ve gerçek bir hedef. Sözü edilen şu, kalkınmak! Eğer artık kalkınmışlar sınıfında olmak istiyorsanız!.. Gerçekten istiyor musunuz? İşe bu emelin ne denli büyük bir mücadeleyi gerektirdiğinin farkında olmakla başlanmalı. İşte tam da bu noktada, düşünsel içerikli bir açıklamam olacak. 
2.1K views

Sıradan ve Mükemmel

Bu makalede sizlere insan zihni içerisindeki tarif veya algı ile gerçeğe ilişkin olanın farkını açıklayacağım. Ele alacağım temalar sıradancılık, mükemmelcilik ve gerçeklik ötesi hakkındadır. Başta soralım, karşılaştığınız şey gerçek mi, yoksa gerçek ötesi mi?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme