politik-gravitasyon
Politik Gravitasyon

Politik Gravitasyon

12 Mart 2015
Okuyucu

Bu yazıda politikamı açıklayacağım. Seçim atmosferine girilen bu günlerde böyle bir açıklama yapmayı uygun gördüm. Yazı içinde farklı bir anlatım bulacaksınız, fizik kuramları ile size politikayı takdim edeceğim. Neyse, ben böyleyim…

Politika Hakkında

Politikanın Newton kanunları ile anlatımı diye bir şey olabilir mi? Malum, fizik kuramları madde ile ilgilidir. Politika ise fikirler, inançlar, kabuller, talepler, kararlar gibi değerleri ifade eder. Ancak yine de işin ucu rakamlara dayanır. Örneğin parti, eylem, seçmen veya oy sayısı; projeler, fiyatlar, bütçeler vb. Bütün bunlar sonuçta bireyin maddi dünyasını gösterir, ortaya koyduğu iradenin tezahürünü somutlaştırır. Bir başka ifadeyle insan politikayla tıpkı belli ortamdaki fiziksel parçacıklar gibi, ölçülebilir, denenebilir, yönlendirilebilir, hareket ettirilebilir olur.

Fiziksel yapılara ilişkin kavramlar, kuvvet, hareket, kütle, yörünge, çekim, etki-tepki, eylemsizlik gibidir. Politik olanlar da bahsi geçen kavramlara benzer veya aynısı olabilir. Kavramları değiştirmeden politikada kullanalım, göreceğiz ki bu bizlere hiç de uyumsuz gelmeyecektir.

Politikada asıl unsur insandır. Politik aktörleri üç ayrı kategoride tasnif etmekteyim. Birincisi, birey, seçmen, seçilen, düşünce; ikinci kategori, parti, lider, parlamenter, örgüt, dernek; üçüncü olarak, zemin hazırlayıcılardır. Politika ile ilgilenenler bu üç kategoriden birine dahil olarak kendilerini ifade ederler veya beklentilerine karşılık ararlar.

Çoğunluk ilk seviyede yer alır, elit olanları ikinci ve üçüncü kategoride yer alırlar. Lider, parti vb unsurlar politikanın bir anlamda çalışanlarıdırlar, bununla beslenirler ve yaşarlar. Ama en tepedekilere, zemin hazırlayıcılara ulaşmak ve onların ne planladıklarını takip etmek güçtür. Önemli fikir adamları kendilerine muhatap bulmayı hedeflediklerinde eleştirdikleri kesim buna karşılık gelir. Dolayısıyla partilerle, düşünce akımlarının savunucularıyla pek ilgileri yoktur. Onlar için partinin, liderin veya parlamenterin pek de önemi yoktur.

Zemin hazırlayıcılar küresel gidişata uzun soluklu yön veren ve yatırım yapanlardır. Bunlardan bazıları sadece inandıklarını gerçekleştirmeyi hedefleyebilecekleri gibi, keyfi dürtüleri için bile hükmedici olabilirler.

Konuyu fiziki ortama getireyim. Çünkü bu yaklaşımla politikaya bakan oldu mu bilmiyorum. Politikaya somut yaklaşım göstermek isteyenlere kolay bir açılım sunmak amacıyla farklı bir bakış açısını gözden geçirmeye ne dersiniz? Newton’un temel kuramlarını ölçü olarak aldığımızda politik alanda bakın neler söyleyebiliriz.

Newton Yasalarına Göre Politika

– Politik aktör bir dış kuvvet tarafından etkilenmediği sürece ya hareketsizliğini sürdürür ya da kendi doğrultusundaki hareketini sabit şekilde devam ettirir.

– Hareketsiz politik aktör boşluktaysa yere düşer, sudaysa dibe çöker, herhangi bir yerdeyse karşı mukavemetten dolayı hareketsiz kalır.

– Dünya yüzeyinde itilmeyen hiçbir şey hareket edemez. Bu nedenle aktörleri mutlaka bir dış kuvvet etkiler. Dış kuvvet ya mukavemettir, ya da bir başka aktörün gücü veya kitlesidir.

– Dış kuvvetin olmadığı yere ideal ortam diyebiliriz. İdeal bir aktör ancak dış kuvvetin olmadığı ideal bir atmosferde sabit şekilde hareket edebilir. İdeal şartlar değiştikçe harekette değişimler görülür.

– Hareketlenmek için bir kuvvet şarttır. Hareketteki değişim kuvvetle orantılıdır. Eğer bir değişiklik olacaksa buna karşı olan mukavemet politik aktörün kitlesiyle ölçülür.

– Kitle, politik akımın yoğunluğu ve kapsayıcılığından ortaya çıkan aktöre ait niceliktir.

– Bir politik aktör üzerine etki eden kuvvet o aktörün kitlesiyle orantılıdır.

– Bir aktörün kitlesi daha yoğunsa, gerekli ivmeyi kazanmak için orantılı ölçüde kuvvet ihtiyacı duyar ve fazla kuvvet hisseder.

– Bir aktör başka bir aktör üzerine bir kuvvet uygularsa, o aktör de ona ters yönde kuvvet uygular, tepki verir. Nasıl güneş dünyayı çektiğinde dünya da güneşi çekiyorsa, örneğin, iktidarın gücü muhalefetin potansiyelini çektiği gibi, muhalefetin gücü de iktidarın potansiyelini çeker.

– Projelerin, düşüncelerin veya çıkarların çekim kuvveti vardır. Büyük çekim kuvveti belli oranda tepki görse de diğerini çekecektir. Böylelikle yörüngenin yeri ve çapı tayin edilmiş olacaktır. Bir aktör diğerini çekimleri arasındaki münasebetle yörüngesine alır. Uygun atmosferde büyük çekim kuvveti diğerini kendi uydusu olarak yörüngesine dahil eder.

– Kitle çekimi evrenseldir, en azından küreseldir. Bu itibarla yer küredeki her politik aktör diğerini çekme potansiyeline sahiptir ve bu yasalara bağlı doğallıkla çeker de. Bir ülkedeki güçler diğerlerinde aynı şekilde isimlendirilmese veya aynı şekilde teşkilatlanmasa da kendi doğal çekim gücüyle etkisini gösterir.

– İdeal olanla gerçek olan arasındaki davranış farklarını incelemek ve hesaplamak mümkündür.

– Mukavemet oranı hareketi ya yavaşlatır, ya da hızlandırır. Politik aktörün kendini, diğerlerini incelediği gibi, ortamdaki mukavim şartları ve etkileri de incelemesi mecburidir.

– İki veya daha fazla politik aktör birbiriyle çarpışırsa aktörlerin ne yöne ve ne tür bir ivmeyle ilerleyecekleri hesaplanabilir. Çarpışma esnasında her aktörün reaksiyon süresi, hareket yönü ve kitlesi bilinmesi halinde başka hesaplamalar da yapılabilmektedir. Bu veriler aktörlerin momentumunu ifade eder. Reaksiyon süresi aktörün çabukluğunu tarif eder.

– İlke olarak bu yasalar ile politik atmosferdeki aktörlerin herhangi bir mutlak zamandaki yeri ve momentumu biliniyorsa, değişik atmosferlerdeki çoğu gelişmenin anlaşılabilmesi de mümkün görülmektedir.

Einstein Yasalarına Göre Politika

Malum, Newton yasaları fizikte her şeyi açıklamaya yetmedi ama iyi bir başlangıç yarattı. Ardından Einstein büyük bir sıçrama yarattı. Evreni şimdi daha iyi anlar olduk. Sadece fizik için değil, politika için de Einstein’in “Genel Görelilik” ve “Gravitasyon” kuramlarını uzun uzun inceleyebilirsiniz. Ben burada sadece birkaç noktayla ilgili bir hatırlatma yapacağım.

– Evrende ne yaparsan yap, daha büyük bir çekim gücünün yörüngesinde dönersin.

– İki nokta arası en kısa yol değildir, bir doğru da değildir. Evren eğiktir.

– Dünyamızda harekete katılmış bir aktör hem enerji hem de momentum taşır. Momentum, hareket eden bir aktörün çarpıştığı bir diğeriyle, nedene bağlı etkileştiğinin bir ölçüsü olup bu aktörün hem kitlesine hem de hızına bağlıdır. Yaşam gerçektir. Var olan, hareket içinde olan, bir mücadele içinde olan görmezden gelinemez; her moment bir çarpışma geçmişine dayanır, daha sonraki çarpışmanın da gerekçesidir.

İsterseniz aşağıdaki veya benzeri gravitasyon videolarını inceleyebilirsiniz. Ben bilim insanlarının inançlarına bakmadan, sadece fiziğin doğasına dair olan bilinen gerçekleri size sunmak isterim. Size fazla mekanik bir anlatımmış gibi gelmesin, bu tip gerçekler politika veya başka insan davranışlarında da geçerlidir, dikkatli inceleyelim.

Bu tür anlatımların özünde olan şey, temel gerçeklerin belli bir nedenselliğe sahip olduğudur. Yörüngedekiler, belli bir çekim gücünün etrafında dönenler, çekildiği halde farkına varamayanlar, belli bir yönde olup neyin etrafında döndüğünün farkına varamayanlar, sürekli çarpışanlar, çarpışmadan çıkanlar, çarpışmadan çıkıp yine bir büyük gücün etrafında dönmeye başlayanlar, hatta onun yanında yer tutup dönmeye çalışanlar, hepsi doğaldır, tıpkı insanın doğası gibi, tıpkı politik doğallık gibi…

Eleştirim

Türkiye yine bir seçim atmosferine giriyor. Daha fazla refah ve güvenlik için; ileri demokrasi, eksiksiz hak ve adalet, eşitlik, özgürlükler ve daha fazla şeffaflık için halk bir karar verme noktasında olacak. Kutuplar ve adaylar belli görüşleri temsilen kendilerini veya mensubu oldukları partilerin fikirlerini anlatacaklar ve doğal süreçleri işletilecek.

Şahsıma sorulan soruları genel olarak cevapsız bırakıyorum. Bunca yıldır kime oy verdiğimi ailemin bile bilmediği, tamamen “özel” olan bu politik karar konusunu özenle saklıyorum. Çevremdekiler, iyi veya kötü düşünce içinde olanlar, belli “zannetmeler” içerisinde, geçmişte beni bir yerlere koymakla ilgilendiler ve bugün ilgilenmeye de devam ediyorlar.

İyi ve sorumluluk idraki içindeki insan evrende iri bir kütledir, hiç de küçük görmeyin! Zaman sonsuzluk, mekan bir değil en azından birkaç alemdir. Kısa düşünmeyin!

Fiziğin çok belirgin bilimsel tartışmalarına dahi ayak diremiş insanlara burada Newton ve Einstein ile cevap vermek istedim. Ve haklı olarak soruyorum, kimin yörüngesinde ve kimin uydusu olarak deviniyorsunuz? Bir çarpışma içindeyseniz, hangi tarafa döneceksiniz, hangi merkeze çekileceksiniz? Çünkü bu işin çok temel kuralı budur!

Bugünkü anlayış değişikliklerine bakarak Einstein’in kulaklarını daha fazla çınlatabiliriz. Çoğunluğun yaptığı politika ne olursa olsun sizce zemin hazırlayan çok güçlü kutuplar dışındaki elit aktörler diğer bir güçlünün yörüngesinde değiller midir? Doğanın tersine bir devinimin ispatı içinde olanlar kimler? Ne kadar gerçekçiler?

Bir de asteroidler ve kuyruklu yıldızlar var. Belki bunların politik izdüşümü kendi lisanımızla terörist veya yasadışı örgüt dediklerimizdir. Bunların bir bütünden koptukları ve belli bir mesafeyi kat ederek görünür oldukları unutulmamalıdır. Pratikte elbette bir kütle çekim gücü oluşturmasından bahsedilir, ama kimin parçasından koptuğu, nereye savrulduğu ayrı bir inceleme konusudur. Sonuçta giderler ve bir yere çarparlar ve önce kendilerine zarar verirler, yani yok olurlar. Onların varlık sebepleri de bu olsa gerek. Bunların içindeki savrulan şekilsiz olanlar ile uzaktan bakınca parladığı görülenler başka zannedilmesin, sonuçta her biri insanın başına düşen cinsten cisimlerdir, politik aktör olduğunu söyleyen türlerini artık siz düşünün derim.

Benim muhatabım kim biliyor musunuz? Zemin hazırlayıcılardır. Yine anlaşılmadı değil mi? Anlaşılmayabilir, düşüncelerim hayalcilikle ifade edilebilir, ama olsun…

Bana öyle geliyor ki, çekim kuvvetlerinin bir diğerini kolaylıkla etkileyebildiği bir toplum yaratıldı ise bunda sadece tarihsel figürlerin hatası yoktur. Aynı zamanda bugün her birimizin hatasının olduğunu da kabul etmeliyiz. Yakın zamanda ben bunu gözlerimle gördüm: Dün kendilerini tarafsız gösterenler, bugün taraflı oldular. O halde bu işin dün kayıtsız, bugün kayıtlı çalışanı oldular. Çalışanların işvereni kim; salt ilkeler mi, kavramlar mı? Hiç öyle olur mu? Peki, o ezberlenen ilkeleri ve kavramları akıllara kazıyanlar, “değişmeyen doğru bu” diye kabul ettirenler kimler? Bu ilkeleri ve kavramları kendi kültürümüz mü yarattı; yoksa ithal mi edildi?

Kültür 'ın son yazıları

387 views

Eleştiriler

Sizlere günümüzün iyi algılanması gerektiği bağlamında, özellikle bizi ilgilendiren yönleriyle, sosyal bilimler ve dış politikaya dair bazı eleştirilerimi aktaracağım. Dünya hızla değişiyor, güç dengeleri bildiğimiz biçimden oldukça farklılaştı, eğer bunlara ait kavramlara ve anlayışlara vakıf olamıyorsak, konuşuruz ama aslında başka bir şey anlatırız.
382 views

Devrim

Bize devrimin ne tarafı kaldı? Diyeceksiniz ki hangi devrimin? Açıklayacağım. En başta şöyle sloganik işaret edeyim: Devrimden değil, sapkınlardan ve geç kalmışlıktan kork!
584 views

Generalist

Ülkeler ve dünyamız için iyi bilinmesi gereken bir konuyu işleyeceğim, generalist olmak. Buna karşılık gelen bir sözcük aradım bulamadım, yine de ben genele yetkin diyeceğim. Genele yetkin kimseler kimler, örnekleri neler? Uluslararası İlişkiler, Ekonomi ve Askerlik sahalarında örnekler vereceğim, neden gerekli, bunu açıklayacağım.
532 views

ENTELEKTÜEL SORUNSALI

Temelde insanın doğası, zamanın getirdikleri ve sürekli gelişen küresel zorluklar var. Bunun üzerine her alanda tereddüt uyandıran değişik adımlar ve gerçek bir hedef. Sözü edilen şu, kalkınmak! Eğer artık kalkınmışlar sınıfında olmak istiyorsanız!.. Gerçekten istiyor musunuz? İşe bu emelin ne denli büyük bir mücadeleyi gerektirdiğinin farkında olmakla başlanmalı. İşte tam da bu noktada, düşünsel içerikli bir açıklamam olacak. 
2.1K views

Sıradan ve Mükemmel

Bu makalede sizlere insan zihni içerisindeki tarif veya algı ile gerçeğe ilişkin olanın farkını açıklayacağım. Ele alacağım temalar sıradancılık, mükemmelcilik ve gerçeklik ötesi hakkındadır. Başta soralım, karşılaştığınız şey gerçek mi, yoksa gerçek ötesi mi?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme