varlik-paradsiz-olmaz
Varlık Paradsız Olmaz

Varlık Paradsız Olmaz

22 Nisan 2014
Okuyucu

Parada dair çok şey söylemek mümkün. Ben bir kenarından yaklaşacağım, kenarın ise sadece bir noktasından. İnsan merkezli olmak zorundayım, çünkü ben de insanım.

Zehre karşı insan panzehir üretti. Uçağı icat eden insan uçaksavarı da icat etti. Bilgisayar programlarının içine Truva atları, böcekler veya solucanlar bulup koydu. İşler tıpkı haşerelere karşı aerosollerin var olması gibiydi.

Savaş ve barış için çok şey yapılmaktaydı. Kurmak ve yıkmak salt insanın işi gibi algılanıyordu. İnsan gülerken de ağlarken de aynı yüz ifadesiyle görülüyordu.

İnsan deney yaparken karşıtlıkları yazdı, kutupları inceledi, artı-eksi üzerine düşündü durdu. İnsan çalışkanlıkla tembelliği geliştiriyordu, çünkü her ikisine de yatkındı.

İnsan sağına soluna bakıp kendine çıkarımda bulunuyordu. Zaten doğal refleksleri ve yetileri vardı. Ama bunun üstü de vardı…

Zararlı ve yararlı demek biraz görece kavramlardır. İyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış gibi. Zararlı-yararlı ayrımı yapmadan bakılırsa, doğanın içindeki sistematiğe uygun hareket ediyordu insan. Av da vardı, avcı da…

Ancak genel bir yarardan, genel bir zarardan bahsetmek de mümkün olabiliyordu. Yeter ki zaman, zemin ve şartlar iyi irdelensin. İrdelemek ve irdelememek, düşünmek ve düşünmemek; açık veya kapalı olmak, derin veya sığı olmak…

Gökte yıldızlardan bazıları parlak, bazıları sönük; madde de var, karşı madde de; var veya yok, siyah veya beyaz, proton veya elektron gibi… Bilgiden ve bilgisiz insandan bahsetmek mümkün, ama az veya çok gibi derecelendirmelerden de bahsedilebilir.

Işık var, karanlık var. Gece var, gündüz var…

Öyle ki; var veya yok arasındakiler birer tayf. Aslın belirgin olanında bir parad var. Paradın olmaması ancak teklikle açıklanabilir. Tek, çok olanın veya karşıtlıkların temellendiricisidir.

Bakın, konuyu var veya yok der gibi açıklayamadım. Çünkü tek varlığın idrakine uzaktır. Uzak ve yakın var, bilinç ve bilinçdışı var, akıl ve akılsızlık var; benimki, seninki ve onunki var…

Var veya yok dediğimiz bir hareketin, devinmenin veya oluşumun ifadesiyle ilgilidir. Tek olan bunların dışında hareket ettiren, devindiren, oldurandır. Doğmak ve ölmek başka nasıl mümkün olabilir ki?

Ben şu ünlü fizikçinin “Nothing!” açıklamasına, “No, thing!” demiştim, hatırladınız mı? İlk olan hiçbir şeyden değil, bir şeydendir, akılsız!

Ben ve kardeşlerim dişi ve erkekten meydana geldik. Bizden ilk olan ise suda idi ama tekil değildi; kalkerik bir maddeden, maddenin de artısından ve eksisinden, etki ve tepkisinden meydana geldi. O madde parçacıkları evrende meydana gelenlerin türeviydi. Mutlak ilk olana kadar böyle açıklarım olup biteni. İlk olan ne dese, o olur! Yoksa ne mümkün?

Öte evrenleri bileni çıkmadı. Evrenlerin birbirlerine olan paradından dem vuranı da duymadım. Bilse bilse tek olan bilir! Eğer, çift veya karşıt olanlar bilir deseydim mantıksız bir önermede bulunmuş olurdum. Böylece size mantıklı bir şey demenin erdeminden örnek vermek istedim.

Bu evrende olan artıların ve eksilerin içinde varlık iradeli ve iradesizdir, insan iradeli olanıdır.

Neyi, neden ayrı tutabilir ki insan? Kendini mi inkar edecek? Yapı taşlarından gök kubbeye her şey karşıtı ile birlikte mevcut olmamış mı? Damarlarında bile pis kan, temiz kan akıp duruyorken…

Ama bir nokta var ayrı olan; insana elbise giydiren, masa-sandalye imal ettiren, yemeğe tuz-karabiber attıran, attan indirip otomobile bindiren, bilgisayar icat ettiren, uzayda istasyon kurdurtan bir fark var. İnsan bir hayli ileri diğer varlıklardan…

Özür dilerim ama söylemeden edemeyeceğim; insanda, şu kitle imha silahlarını, çevre felaketlerini de yaptırtan, kendi nesline zulmeden bir taraf daha var.

Soyut ve somut, doğal ve yapay, sanal ve gerçek var. Hepsi var! Arasındakilere açıklama getirebilenler var, ihtiyaç duymayan da…

İleriliği üstünlüğü, ileriliği zayıflığı, ileriliği entegre olması; ileri veya geri demenin ötesinde yaratıcılığı, kavram üretebiliyor olması, çoğaltabiliyor olması… İleri de var, geri de…

İnsan inanan veya inkarcı olabiliyor; yıldızlar öyle değil! Onlardan bazıları ışık yansıtabiliyor veya bazıları da sönük. Onlar planlı süreçlerinde işlevleri olanlar. İnsan ise iradeli.

İrade varsa parad olmaz demek mümkün değil! Püf noktası burada. Çünkü insan da bir varlık. Çelişkisi, ikilemi, parad sorunsalı nerede öyleyse? Soru var, cevap da var! Öyleyse o sorunun cevabı, aynı zamanda bu sorunun cevabında: İradesizler öyle değilken, iradeli insan neden hesap vermek zorunda?

Bildiğimiz bilmediğimiz her yerde aynı kural: Paradsız olmaz, mutlak tek olan dışında; devinim olmaz, eğer bir başlatan olmazsa.

İnsana bakın! Başlatabiliyor, ama çok dar alanda ve biraz da yardımla. Darlığı da, yardımı da inkar edecek yine insan olmayacak mı?

Neden? İradesi ne yönde olacak, ispat için! Anlamak, mana vermek, kavramak, ifade etmek, bilinçlenmek, bilinci beslemek, bilince tabi olmak… Bunlar ne biliyor muyuz? Bir inan, bir’e inan! Basit değil mi?

Zor ise bu da paraddan. Paradoks, ikilem olsun, kendini övsün, tek kendini beğensin… Hem kabın içinde kalsın, kabın içindeki diğer parada dair olanların bilincinden ve varlığından yararlansın, hem de kabın içinden sözde sıyrılıp, özgürüm desin. Saçma!

Saçma, zulüm çok saçma, kibir çok saçma… Parad saçma değil, paradın farkında olup da zayıflıkları çıkarcı bir inkara alet etmek saçma. Belki de burada bir zavallılık vardır. Zavallılar kendi değerlerini düşürürler; değerliler varken onlar görülebilmelidir, değil mi?

Değerli olmak için; maddenin, şeklin, sembollerin ötesinden bakabilmek, idrak edebilmek… Ne için? Anlam ve mana gibi bilinç atmosferinde dolaşanlar için.

Karalar varken denizler de var; sorun edilen ne ki? Yerküre üzerinde atmosfer var; sorun edilen ne ki? Doluluk içinde boşluk da var; sorun edilen ne ki? İrade bütün bunlardan bir sonuç çıkaramamak mı, paradın içinde bir taraf olmak mı ki?

Taraf olmak insanı düze çıkarmaz; merkezde durmak şart! Gören var, görmeyen var; işiten var, işitmeyen var… Merkezde durmak orada veya burada durmaktan bir hayli kazançlı. Kazanmak var, kaybetmek var; kolay var, zor var…

Yaptıklarıyla sorumluluk üstlenmesi! İnsan sorumlu ve sorumsuz olabiliyor: Muttaki veya değil gibi…

Kültür 'ın son yazıları

370 views

Eleştiriler

Sizlere günümüzün iyi algılanması gerektiği bağlamında, özellikle bizi ilgilendiren yönleriyle, sosyal bilimler ve dış politikaya dair bazı eleştirilerimi aktaracağım. Dünya hızla değişiyor, güç dengeleri bildiğimiz biçimden oldukça farklılaştı, eğer bunlara ait kavramlara ve anlayışlara vakıf olamıyorsak, konuşuruz ama aslında başka bir şey anlatırız.
367 views

Devrim

Bize devrimin ne tarafı kaldı? Diyeceksiniz ki hangi devrimin? Açıklayacağım. En başta şöyle sloganik işaret edeyim: Devrimden değil, sapkınlardan ve geç kalmışlıktan kork!
562 views

Generalist

Ülkeler ve dünyamız için iyi bilinmesi gereken bir konuyu işleyeceğim, generalist olmak. Buna karşılık gelen bir sözcük aradım bulamadım, yine de ben genele yetkin diyeceğim. Genele yetkin kimseler kimler, örnekleri neler? Uluslararası İlişkiler, Ekonomi ve Askerlik sahalarında örnekler vereceğim, neden gerekli, bunu açıklayacağım.
512 views

ENTELEKTÜEL SORUNSALI

Temelde insanın doğası, zamanın getirdikleri ve sürekli gelişen küresel zorluklar var. Bunun üzerine her alanda tereddüt uyandıran değişik adımlar ve gerçek bir hedef. Sözü edilen şu, kalkınmak! Eğer artık kalkınmışlar sınıfında olmak istiyorsanız!.. Gerçekten istiyor musunuz? İşe bu emelin ne denli büyük bir mücadeleyi gerektirdiğinin farkında olmakla başlanmalı. İşte tam da bu noktada, düşünsel içerikli bir açıklamam olacak. 
2K views

Sıradan ve Mükemmel

Bu makalede sizlere insan zihni içerisindeki tarif veya algı ile gerçeğe ilişkin olanın farkını açıklayacağım. Ele alacağım temalar sıradancılık, mükemmelcilik ve gerçeklik ötesi hakkındadır. Başta soralım, karşılaştığınız şey gerçek mi, yoksa gerçek ötesi mi?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme