asil-ve-gerekli-milliyetcilik
Asıl ve Gerekli Milliyetçilik

Asıl ve Gerekli Milliyetçilik

19 Mart 2015
Okuyucu

İleri Demokrasinin Hazmı

İnsanlık her örgütsel işin başlangıcından itibaren kendi değerlerine sahip çıkması öncelik alır. Bugün ortada bu tür bir sistem var, öyleyse sahip çıkılmalıdır. Peki, kimin demokrasisi daha iyi? İşte size sonsuza kadar tartışılacak bir konu’ Çünkü “çıkar” konuşulan yerde insanın nefsi ve ruhu vardır ve bu tamamen insana özgü olan bir durumdur.

Demokrasi belli ortak çıkarı benimsemiş toplumlarla yürüyen bir rejimdir. Demokrasi, üzerinde anlaşmaya varılmış sistemli bir yönetim şeklidir. Demokraside yönetenler kimin çıkarını nasıl elde edeceğini belirgin şekilde savunur, bunun için her türlü yasal baskı unsurunu ve yaptırımları uygular ve elde edilen somut çıkarı (belli bir hak anlayışına bağlı olarak) paylaştırır. Demokrasi çoğunluğun yönetmesi, azınlığın ise etkin muhalefet etmesidir. Azınlıktakilerin etkin muhalefeti sayesinde çoğunluk karaları bütüne yarayışlı ölçekte alabilecektir. “Ben bilirim” değil, “Biz biliriz,” demenin sistemli yolu bu noktada yatar. “Halk tarafından…” ilkesi çerçevesinde demokratik yöntem iktidarı hiçbir şekilde özelleştirilmemeli, legal partileri iktidar yolundan çıkarmamalıdır. Yönetme veya muhalefet bacaklarından birinde eksiklik olursa sistem doğru ilerleyemez. Demokrasi kavga değil, uzlaşma rejimidir ve bunun için vatandaşlarını sözleşmelerle birbirine bağlar. Anayasadan basit bir ticari senede varana dek, çoğu metin bir sözleşmedir. Sözleşmeler kapsamı içindekilerin tümünü hukuken ve hukuk içinde eşit etkiler.

Demokrasi demek idare etmeyi ve edilmeyi hazmedebilmek demektir. Hazmetmenin derinliğindeki farklar birey veya toplumların eğitimli olmalarıyla ölçülebilir. Kültürlü veya eğitimli diye farklı yaklaşanlar da çıkabilir. İkisini de buluşturan kavram aslında eğitimli olmakla ilgilidir. O halde eğitim demokrasinin halletmiş olduğu bir gerek şarttır. Gelişmiş kabul edilen ülkelerde küçük çocukların hangi okullara gideceklerini aileleri belirler. Okullar ideolojik yerler değildir. Bilimi ve rasyonel olmayı temel bir metoda bağlı verir. Değişik kimlikli ve sosyal düzeyli toplumlara göre devlet okulları çeşitlendirilmiştir. Çeşitlilikte ara eleman ihtiyaçlarına göre teknik alanlar daha öne çıkar. Bunun yanı sıra elitlerin gidebildiği okullar da vardır ve bu konu için bir engel konmaz, hatta teşvik görür. Amaç herkesin en başından en sonuna kadar istediği alanda ve sürede eğitim alabilmesini sağlayabilmektir. Bakılırsa eğitimde bu tür özellikleri tesis etmiş ülkelerin demokrasilerinin de olgunlaştığının görülmesidir.

Bir ülkede insan gücünün yapısının sosyal düzene ve politik çarkların koordineli ve uyumlu biçimde işlemesine olan bağlantısı tartışılamaz. Bunun için eğitim her daim ön planda tutulan bir önceliktir. Bunu gerçekte kendi doğasına bağlı ve istikrarlı şekilde başaranlar hedeflerine ulaşabilmektedirler. Diğerleri değişik boyutlarda bile olsa belli bir tartışmanın odağında kalmaya devam etmektedirler. Bu anlamda Almanya uygun bir konumda, ABD üst seviyeli bir boyutta, Türkiye ise yaşadığı sistem değişikliklerinin çokluğuna bakılırsa, orta seviyelerde bir konumdadır.

Demokrasi öyle ucu kapalı bir rejim değildir. Sürekli geliştirildiğinden “ileri demokrasi” ifadesi kullanılmaktadır. İçinde sürekli sorunlara çözüm bulabilen bir sistem algısını geçerli görür. “Demokrasi budur,” sözü bir anlamda ilerlemeye engel görüleceğinden pek geçerli değildir. Çünkü yarınların sorunları daha ileri bir uygulamayla çözülebilir. Onun için kimsenin arkasına saklanabileceği bir rejim değildir, bilakis apaçıktır.

Ülkelerin insan yapıları, gelenekleri, beklentileri, tatmin şekilleri, kültürleri ve tarihsel gelişmeleri demokrasilerinin sistemleşmesine de etki etmektedir. Biri diğerine harfiyen benzememektedir, buna dayalı sonuçları da değişkenlik göstermektedir.

Küresel vizyon sahibi olmak, pozitif hedefler belirlemek, rasyonel ve sistemli olmak, kanun ve kurallara bağlılığı sistemin tarifinde esas olarak kabullenmek, sağlam bir eğitim düzenini işletmek, bilim ve teknolojide ürün vermek tartışmasız önemli noktalardır. Bütün bunları biliyor olmakla, yönetimi buna uygun hale getirmek ve kararlı durmak ve başarılı olmak arasında insanın doğasına özgü kaygıların giderilmesi şartı aranır.

Geçmişten gelen tartışmaları sürdürmek yerine gelişmenin sağlanabileceği ortamı kökleştirmek esas alınmalıdır. Sonuçta her sistem bir organizasyon dinamizmi içinde başarı kazanır. Sürekli değiştirilen organizasyon modelleri ve unsurları sistemleşmeyi yüzeysel kılar. Hatta eğitimdeki sürekli model değişiklikleriyle yetiştirilen insan gücünü ne ölçüde etkiliyor, iyi değerlendirilmelidir.

Türkiye çok belirgin kavramlar ve kurallar hakkındaki “kafa karışıklığı” sorununu çözmesi gereken bir ülke konumundadır. Bunda coğrafyanın bireylere yüklediği değerlerin etkisi mutlaka vardır. Ama amaç sorunları iyi tanımlayıp çözme iradesi gösterebilmektir. Bu yüksek bir liderlikle hızlandırılabilir bir konudur. Türkiye, toplumsal inancı ve güveni her bir organizasyonunda eksiksiz inşa edip işletmelidir. Bunun için nitelikli ve güven telkin eden insan kaynağına ihtiyacının olduğunu değişik kesimler çoktan beridir kabul etmektedir. İnsan gücü güven vermez ise sosyal düzen bir türlü yerine yerleşemez, sosyal düzen olmaz ise eksik sistemleşme ardı sıra politik sorunları gündeme taşır ve doğal zeminlerde bireylerin şahsi çıkarına kadar bir tatminsizlik zinciri oluşur.

Bir kez daha Türkiye anayasasını hazırlamakla meşguldür. Madem bu noktadadır, öyleyse bu bir fırsattır ve çok iyi değerlendirilmelidir. Bu çalışmada kilit ifade şu olabilir: Türkiye en uygun olanı hak etmektedir ve halk vazgeçilmez-ortak değerlerini sahiplenmelidir. Öyleyse kendi değerlerini yüksek sesle hatırlaması gerekmektedir.

Gerekli Milliyetçilik

Milliyetçiliğin asıl ve keskin tanımlarını ve asırlardır bilinen ve tartışılan kısmlarını yeterince biliyoruz. Bir toplumu özgün değerleriyle isimlendiren millet sözcüğünün anlamı yadsınamaz. Fransız İhtilali ile gelişen ulusçuluğun mantığı da bilinen bir konudur. Katılsak da katılmasak da şu an devletler sisteminin bu mantığa bağlı işletildiğini de akıllarda tutuyoruz.

Bahse konu asıl milliyetçiliği unutmadan ilave olarak şunu söylemeliyiz: Kendi toplumunuzun ve değerlerinizin çalışarak ürettiği ve tüm insanlığa bir kazanç karşılığı bile olsa paylaşarak sunduğu ürünleriniz yoksa ortada bir sorun var demektir. Günümüzde milliyetçiliğin somut yansımasında ölçü olarak bu düşünceleri dikkate almalıyız ve bu bizim için gerekli olandır.

Önerim ne? Gerçekçi olunması, rasyonelliğin kurumsallaştırılması, kültürel gücün derinlere kadar kökleştirilmesi, bilim ve teknolojiye yatırımlar yapılması, insanına güven duyulması, bireyci değil, bireysel gücün örgütlenmesinin tesisidir. Anayasanın doğal doğrularla yenilenmesi önemlidir. Hedef, insana ait değerlerin bilinen en üstüne ulaşmak olsun. Küresel politikada insanlığa dönük çabalara savaşçı ve çıkarcı bakılmasın. Ekonomik süreçler daha çok paylaşmayı örgütlesin.

Refah ve güvenlik için muhtaç olduğumuz noktaları gözden geçirelim ve bunları giderek azaltalım. Önce kendimiz düşünelim, yaratalım, inşa edelim, koruyalım, paylaşalım… Asıl önemlisi, bilgiye verdiğimiz değeri yükseltelim, en fazla bilgi kullanan ve yenisini, üreten olalım. Bilgi değersiz bir şey değildir; bakmayla veya duymayla oluşturulmaz. Bilimsel yanı kuvvetlidir, metodu vardır ve çok değerli çalışmalarla üretilir. Şurası gerçek: Bilgi paylaşıldıkça değerlenir, eğer değerliyse. Değersiz bilginin paylaşıldığı toplumlar giderek çürüyecektir.

Geriye dönüş düşünülemez. Bu noktadan sonra gerçek bilgiyi yönetebilecek insan gücüne ihtiyacımız, geçmişten daha da çok olacak. Bu toplumun fertlerini belli bir yüksek bilinç düzeyiyle kendi kontrolümüzde yetiştirebilelim. Gerçek bir bilgi toplumu olmasını başarabilelim. Çünkü diğerleri böyle yapıyor.

Çünkü hamaset değil, asıl ve gerekli milliyetçilik budur!

Sömürgeci dönemden başlayıp ileri demokratik sisteme kadar geniş yelpazede ama özet bir bakışla inceleme yaptık. Elbette bu yazı bir yakınma ve suçu başkalarına atma düşüncesiyle yazılmamıştır. Yazı, tabloyu doğru okumakla ilgili bir iddianın başlangıcındaki tanımlamadır. Tabloyu başka türlü okumak isteyenlerle doğru bir amaç için müzakere etmek doğaldır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

politik-gravitasyon
ÖNCEKİ YAZI

Politik Gravitasyon

kolay-lokma-misali
DİĞER YAZI

Kolay Lokma Misali

Kültür 'ın son yazıları

325 views

Eleştiriler

Sizlere günümüzün iyi algılanması gerektiği bağlamında, özellikle bizi ilgilendiren yönleriyle, sosyal bilimler ve dış politikaya dair bazı eleştirilerimi aktaracağım. Dünya hızla değişiyor, güç dengeleri bildiğimiz biçimden oldukça farklılaştı, eğer bunlara ait kavramlara ve anlayışlara vakıf olamıyorsak, konuşuruz ama aslında başka bir şey anlatırız.
326 views

Devrim

Bize devrimin ne tarafı kaldı? Diyeceksiniz ki hangi devrimin? Açıklayacağım. En başta şöyle sloganik işaret edeyim: Devrimden değil, sapkınlardan ve geç kalmışlıktan kork!
498 views

Generalist

Ülkeler ve dünyamız için iyi bilinmesi gereken bir konuyu işleyeceğim, generalist olmak. Buna karşılık gelen bir sözcük aradım bulamadım, yine de ben genele yetkin diyeceğim. Genele yetkin kimseler kimler, örnekleri neler? Uluslararası İlişkiler, Ekonomi ve Askerlik sahalarında örnekler vereceğim, neden gerekli, bunu açıklayacağım.
468 views

ENTELEKTÜEL SORUNSALI

Temelde insanın doğası, zamanın getirdikleri ve sürekli gelişen küresel zorluklar var. Bunun üzerine her alanda tereddüt uyandıran değişik adımlar ve gerçek bir hedef. Sözü edilen şu, kalkınmak! Eğer artık kalkınmışlar sınıfında olmak istiyorsanız!.. Gerçekten istiyor musunuz? İşe bu emelin ne denli büyük bir mücadeleyi gerektirdiğinin farkında olmakla başlanmalı. İşte tam da bu noktada, düşünsel içerikli bir açıklamam olacak. 
1.9K views

Sıradan ve Mükemmel

Bu makalede sizlere insan zihni içerisindeki tarif veya algı ile gerçeğe ilişkin olanın farkını açıklayacağım. Ele alacağım temalar sıradancılık, mükemmelcilik ve gerçeklik ötesi hakkındadır. Başta soralım, karşılaştığınız şey gerçek mi, yoksa gerçek ötesi mi?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme