Kırılma Cilt I

8 Ekim 2021

17 Ekim 2021/

Kırılma-11

ABD, İsrail ve Yunanistan ile ilişkilerin kırılması

CB Erdoğan’ın Afrika seyahati öncesi ABD ve F-16 projesi hakkındaki sözleri

Irak resmi genel seçim sonuçları

Dün gece yarısında Suriye, Ayn İsa istikamette SMO konvoyları görüldü… Gazanız mübarek olsun, şeklinde yazanlar oldu.

Son günlerde ABD, Yunanistan, Suriye, S-400, F-16 gibi konuları bolca tartışıyoruz. Ama diyorum ki tartışmayı doğru yerden başlayarak yapmak gerekir ki yararlı olalım. Sonuçlara bakıp onları “şu da var bu da” deyip tekrarlayanlar yarar sağlamıyorlar. Peki, rasyonel yaklaşım bize ne tür tespitleri yaptırıyor, gözden geçirelim mi?

Olup biteni doğru okumak en önemlisidir, tıpkı gömleğin ilk düşmesini doğru iliklemek gibi.

Yunanistan’ın taleplerinden, hamlelerinden ve girişimlerinden daha önemlisi, ABD’ninkilerdir.

S-400, F-35 ve F-16’dan daha önemlisi, ABD’nin Türkiye’yi yeniden tanımlamasıdır.

Esad, PKK, YPG ve SDG’den daha önemlisi ABD’nin Orta Doğu’daki planıdır.

Fikir ileri sürenler Yunanistan’ı, F-16’yı, Suriye’yi keşfetmekle uğraşıyorlar. Bunları bilmeyen yok, Jane’s’e bakın tafsilatlı bulursunuz. Uzamanlar silahın menzilini falan açıklıyorlar, silah tüccarı gibi konuşmanın zamanı mı? Zaman kaybı! Iskaladıkları esas meseleler ne olacak? Kaybedilenleri kim telafi edecek?

ABD ile Türkiye’nin arası 1 Mart 2003 tezkere olayı sonrasında kırıldı. ABD bu ilişkiyi tamir etmeye uğraşmadı. Kim uğraştı? Bakın ne oldu?

Tam bu noktada Avrupalı akıl, özellikle Fransa inisiyatif aldı. Tam bu noktada Yahudi aklı inisiyatif aldı. Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar bunu hemen anladı, kendisinden isteneni yaptı, hepsi bu! Avrupa Birliği ve Güney Kıbrıs meselesi hakkında 2004’ten bu yana süreç çok başka.

Soğuk Savaş’tan beri Baasçı Suriye, Abdullah Öcalan’a yatırım yapan Hafız Esad’dan oğlu Başar’a kadar, Türkiye ile hiç barışık olmadı, Hatay’ı geri istedi durdu. Ona bu aklı Sovyet Rusya da verdi Mandatör Fransa da. Bu akıl değişmedi, üstelik 2003 yılında İsrail ve ABD oyuna tam dahil oldu, planı belli biçimde. O halde formülde iki faktör daha var, hem de başat olanından.

Yıl 2009, İsrail doğalgaz kaynaklarından dolayı emin oldu, Levant projesini yaptı, ittifak stratejisini buna göre belirledi. 

Bakın 2009, One minute olayına, sonrasına…

Siz S-400 konusunu konuşa durun! Başta, Türkiye Patriot’u İsrail’e kullanabilir diye vermeyen ABD, eşdeğeri S-400’ü mü kabul edecek? Patriot veya S-400, uzun menzilde füze kullandırtmamak için elinden geleni yapar. 

Siz F-35 konusunu konuşana durun! Başta ne İsrail ne de Yunanistan vardı bu projede. Konu en başlangıçta silah değil, önce jeostrateji, sonra politika ve silah gelir. Bugün Türkiye’de yok, İsrail’de var, Yunanistan da sırada. 

Hâlâ “maksimalist Yunanistan” hikayesi mi yazıyorsunuz? Maksimalist olan, hadi buna maksimum diyelim, ABD’dir. Neticede şablon sözcükler bunlar. Türkiye’de gençlerin doktora sınavlarında işe yarar. Gerçek Amerika Birleşik Devletleri’nin gücüyse kanatları altındaki İsrail de Yunanistan da benzer işlere soyunurlar. Birbirlerine ittifak kurarlar. Realistseniz ABD’ye bakacaksınız. Önce görülmesi gereken noktaya odaklanın, kendinizi kandırmayın.

Jeostrateji için çizdiler çizgiyi, tarih 2013: İsrail’den Balkanlar’a, Doğu Akdeniz boylamında, Türkiye Levant bölgesinden ne denli uzak kalırsa o denli işine gelecek Yunanistan’ın, Rumların, İsrail’in… 

Unutulmasın, İsrail diyor ki, tabii Amerika’daki Yahudi Lobisi de; “Neden Türkiye hâlâ NATO’da? İsrail NATO’da ve Avrupa Birliği’nde yok, Türkiye de olmamalı…”

Türkiye aleyhine bir söz söyleyin, Esad gizlendiği yerden hemen başını çıkarır, aksi olmaz, bir de o söylemeye kalkar. PKK/YPG’ye imkân tanır, hep yapageldiği gibi, üstelik Türkiye’ye “çık benim ülkemden” der.

Eğer Suriye’ye harekât yapar ise ABD tamamen Türkiye’ye yüklenecek! 

Bırakın Yunanlıyla yıllardır çözmediğimiz şu meseleleri, Türkiye’yi daha da oyalamak için o noktaya çekiyorlar. Patronlarına gidin, ABD’ye, İsrail’e, Fransa’ya… Muhatap bile almayın, masada oturup görüşmeyin bile. “Sen git büyüğün gelsin!” deyin.

Anlayamıyorum şu sayısı 60 kusur olan Yunanlılarla istişari görüşmelerin sonucundan neler beklendiğini…

Fay kırıldı! Meseleyi jeopolitik kapsamda okuma gerekir. Doğru okumak gerekir. Kolaycılık iyi değildir.

Strateji 50-100 yıllıktır. Bir sorun mu çıktı, “hemen çözün, adım atın…” denmesi, belirgin ve emin olunan bir strateji yok demektir. Fayı kırdırmamak için 11 Eylül 2001’de, George W. Bush’un “Artık eskisi gibi olmayacak!“ dediğinde strateji doğru belirlenmeli ve hangi hükümet olursa olsun, tam uygulanmalıydı.

Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar Türkiye’ye sürekli “hayır” diyor; ABD’ye, Fransa’ya ve İsrail’e “evet”. Şu an ABD de Fransa da İsrail de “Yunanistan’ın egemenlik hakları” diyor ve Türkiye’yi hukuka davet ediyor, tabii diplomatik dille. 

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ne dedi anlamadık mı? Blinken, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’e mektup yazıyor, güya! Aralarında anlaştıklarını kaleme alıp mektupmuş gibi kayda geçip basına veriyorlar, Türkiye’ye “sen anla!” dercesine. Anlamadık mı? ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın mektubu sosyal medyada. 

Durumu özetleyelim: Deniz yetki alanlarının sınırlandırılması için Yunanistan’ın uluslararası deniz hukukuna dayalı egemenliğini açıkça destekliyor. Karşılıklı olarak saldırı durumunda iki ülkenin birbirine yardim taahhüdünün altını çiziyorlar. Yunanistan’ın F-35 talebinin olumlu karşılanıyor. Yunanistan resmi olarak 6 Kasım 2020’de 18-24 arası F-35 resmi talebi vardı, zaman içinde projeye dahil olacaktır.

“Şu da var bu da…”  Bu tarzı sevenlere hatırlatma olsun öyleyse:

Alınan bilgilere göre, Türkiye’nin F-16 talebi konusunda gelişme yok. Olmaz da. Bu konu Kongre’de ve ABD bürokrasisinin dar koridorlarında uzunca süre gezdirilir. Eskiden sorsaydınız, “inceliyoruz” derlerdi, ama Joe Biden işbaşına geleli beri bunu da demiyorlar, yeni taktik bu. 

Joe Biden, ABD’nin Yunanistan Büyükelçi adayı olarak Demokrat ve partiye yüklü bağış yapan Avukat George Tsunis’i seçtiği bilgisi var. Buna karşılık ABD’nin Ankara Büyükelçi adayı Jeff Flake’in oylaması 19 Ekim günü Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde yapılacak. Flake, Türkiye aleyhine bir sürü şeyi söylemişti bile…

Kongre Araştırma Merkezi’nin son Türkiye Raporunun sonuç bölümünde ikili ilişkilerin tarifi açıklanmıştı. “S-400’deki gidişata, Suriye, Libya, Doğu Akdeniz, Dağlık Karabağ dengelerinin dikkat edilmesine, Türkiye’nin askeri ve ekonomik işbirliğini kullanarak (savunma ihracatı dahil) gücünü yansıtıp kendi etki alanını oluşturup oluşturamayacağına  ve ekonomik sorunlar ve insan hakları kaygıları göz önüne alındığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkede kontrolü sürdürüp sürdüremeyeceğine bağlı olduğu,”  belirtilmişti. 

Sizce Roma’daki zirvede Biden ve Erdoğan ne konuşacaklar? Nereden başlamak gerekiyor? Konuşulacak o kadar çok onu var ki!.. Bu konuda yetkin olanlardan bekliyorum, F-16 mı, Suriye mi, yapılacak harekât mı?.. 

Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika turuna çıkıyor. Seyahat Angola, Nijerya ve Togo’yu kapsıyor. Türkiye’nin Afrika kırasındaki ticaret hacmi 25 milyar dolar.

Havaalanında soruları cevaplayan Erdoğan ABD ile ve F-16 projesiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Bundan önce Türkiye’den talep mektubu gönderildiği şeklinde bilinen 40 F-16 Blok 70 alımı ve 80 F-16’nın modernizasyonu projesinin ABD tarafından geldiği ilk kez ortaya çıktı. erdoğan Şöyle dedi: ”ABD’nin bize F-16 teklifi oldu. Biz ülkemizin savunma ihtiyaçları için gerekli adımları atalım dedik. F-35’ler için ödediğimiz parayı almamız gerekiyor. Neticede ortada ödenmiş bir para var.”

F-16 hakkındaki açıklama üzerine düşüncemi ifade edeyim. F-35’ten olan alacağımız (1.4 milyar dolar) karşılığında F-16 proje teklifi ABD’den geldi ise kabul edilmemeli. F-35 hakkımız baki kalmalı. Ayrıca hukuki davalar açılma imkanı varsa bu yol kullanılmalı. F-16 vereceklerse versinler, alınır, ayrıca parası ödenir.

O veya bu yolla eğer F-16 alınması gerçekleşecekse, sonuç olumluya doğru gitse bile, bunun zaman açısından yakın olmayacağı açıktır. Hatta ABD içindeki tartışmaların çoğu zamana yansıyan türden olacaktır. Tam da Yunanistan ile savunma anlaşması yapan ABD’nin yarın gelip Türkiye ile bir F-16 anlaşması yapması zaten beklenemez. Bu tür konular 3-5 yıl bile süren tartışmaları kapsayabilir.

Irak Yüksek Seçim Kurulu parlamento seçimlerinin resmi sonuçlarını açıkladı: Sadr Hareketi 72, Irak Mutaqaddem Partisi 37, Bağımsızlar 35, Kanun Devleti 33, KDP 33, Fetih Koalisyonu 16, Kürt Koalisyonu (YB ve Goran) 16, Azam 13, Yeni Nesil 9, İmtidat Hareketi 9.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Terörizm ve Uluslararası Hukuk

DİĞER YAZI

Yunanistan’ın Anlaşmazlık Stratejisi

Politika 'ın son yazıları

Stratejik Derinleşme

Politikada "stratejik derinleşme" terimini ifade etmekle, beraberinde neleri söylemiş oluyorum: Aktif, nötür (yeni-izolasyonizm) ve karma politikalar, politik seçenek olarak aynı anda yapılması gerekenler.

İran’ı Konuşmak

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindekiler için dün, bugün cenaze töreni yapılıyor ve yarın toprağa verilecekler. Peki bu durumda bizler İran'ı nasıl konuşmalıyız?

Reisi’nin Olayı

Dün öğle saatlerinde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Amirabdullahiyan'ın içinde olduğu bir helikopter, Azerbaycan sınırında İlham Aliyev ile açılışı yapılan barajların töreninden sonra dönüşte kötü hava şartlarında düştü ve sadece İran değil, herkes şokta. Enkazı Türkiye'den kalkan Akıncı İHA buldu. Ben bir havacı olarak burada kendi açımdan bazı hususlara değineceğim.

Rusya’nın Kharkiv Harekatı

Son günlerde Ukrayna-Rusya savaşında önemli bir gelişme var. Rusya için Kharkiv harekatı çok önemli bir koz olacak. Bu kez Rusya tarafı daha derli toplu harekat yapıyor, politikada daha akıllıca ifadeler seçiliyor. Zelensky ise endişeli görünüyor.

Politik Vizyona Göre Konumlanma Stratejisi

Ülkeler için sihirli kelimeler refah ve güvenlik, öyle değil mi? Peki 2030’lardan sonrasına bakın, dünyadaki gelişmeler ve Türkiye özelinde cevap arayın, vizyonumuz ve stratejimiz ne, refah ve güvenlik için neler düşünülmeli? Bu stratejik-vizyona esas olacak şekilde, politik anlayışımız, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik etkileşimlerimiz ne durumda, neredeyiz, ne tarafa doğru gidiyoruz, riskler neler?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme