Kırılma Cilt I

8 Ekim 2021
Okuyucu

23 Ekim 2021/

Kırılma-17

ABD Dedeağaç’a askeri yığınak yapıyor

Savunma Bakanı Sn. Akar’ın NATO toplantısı sonrası açıklamaları

ABD, Suriye’de hava harekatı ile El Kaide sözde liderini hedef aldı

NATO’nun Rusya tarafından ortaya atılan iddialara resmi cevapları

BM Suriye Özel Temsilcisi Pedersen 6. turdan sonuç çıkmadı dedi

Balkanlar’da neler oluyor? ABD, Dedeağaç’a asker ve askeri malzeme yığdı, bunun anlamı ne?

Anlaşılan o ki Haziran ayında karşılıklı görüşen Joe Biden ve Vladimir Putin Ukrayna meselesi üzerine anlaşamamışlar. ABD, Rusya’nın Kırım’daki işgaline son vermesini istiyor. Şimdi de bunun temini yolunda stratejik baskısını artırıyor, çok yönlü faaliyetler içerisinde: Askeri tatbikatlar ve yığınaklanmalar, yeni askeri anlaşmalar, NATO’nun bölgeye tevcih edilmesi, diplomasi…

O halde anlaşmazlıktaki ve hareketlenmedeki temel çatışma noktası Ukrayna’dır. ABD, Ukrayna’nın NATO’ya dahil edilmesi sürecini ileri noktalara taşıdı. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ise “Eğer Ukrayna NATO’ya girerse bunun bedeli olur,” dedi. 

ABD ve İngiltere, Ukrayna’da NATO tesisleri için girişimlerini tamamlamak üzere. (Bkz. Kırılma-15)

Dün Brüksel’de NATO Dışişleri Bakanları toplantısı başladı. Öncesinde Rusya ile ilgili bir konu var. NATO Genel Sekreteri Jean Stoltenberg, NATO ile Rusya arasındaki karşılıklı akreditasyon iptali ve temsilcilik kapatılması kararını açıkladı, “Rusya’nın NATO nezdindeki temsilciliğinin faaliyetlerini durdurma kararını üzüntüyle bildiriyoruz,” dedi. Buna karşılık Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “NATO’daki misyonumuzu askıya alıyoruz, gerekli olursa Brüksel’de Büyükelçiliğimiz üzerinden irtibata geçebiliriz,” dedi. (Bkz. Kırılma-14)

NATO’nun nükleer kapasitesini tekrar önemsemesi en başta Rusya ile ilgilidir.

Dün İtalya’da 14 NATO ülkesi katılımıyla Nükleer Darbe Tatbikatı (Steadfast Noon 2021) icra edildi.

Mart 2021’de geçen yıldan kalan Soğuk Savaş sonrası en büyük tatbikat Defender Europe-21 gerçekleştirildi. Tatbikat alanı Doğu Avrupa ve Bakanlar idi. ABD, Dedeağaç’a bir kısın askeri malzemeyi yığdı. (Bkz. Karadeniz’de Gerginlik ve Türkiye’de Siyaset)

Mart 2021’den bu yana Karadeniz’de nükleer kabiliyetli stratejik bombardıman uçaklarının uçuşlarına tanık olundu. Önceki gün de yine B-1B tanker uçağından yakıt almak suretiyle mini bir tatbikat yaptı. Rus uçakları (2 adet SU-30) da bunları uzaktan izledi (askeri anlamda, önledi).

Havada olanların yanı sıra Karadeniz’de de gövde gösterileri olmaktaydı. İngiliz savaş gemileri ile Rus savaş gemilerinin Kırım bölgesindeki sürtüşme hatırlanacaktır. (Bkz. Rusya-İngiltere Gerginliği)

14 Ekim’de ABD ve Yunanistan, Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşması (MDCA) imzaladı ve Ortak Diyalog açıklaması yaptı. ABD’nin Yunanistan’daki askeri üsleri belirlendi: Pire Limanı, Girit-Sauda Üssü, Dedeağaç Üssü ve Larissa-Stefanovikeio Üssü. (Bkz. Kırılma-8 ve Kırılma-9)

Bu yıl önümüzdeki ay yine kapsamlı bir tatbikat yapılacak. Macaristan, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan ülke alanları kullanılacak, NATO ülkeleri ama başta ABD ve İngiltere bu bölgede olacak. Dün büyük bir taşıma gemisi Dedeağaç’ta askeri malzemeleri indirmeye başladı.

Tatbikat ve sonrası şöyle gelişebilir: Tatbikata satıh unsurları, uzay ve siber unsurlar, deniz ve hava unsurları dahil olacak. Tatbikat yapılacak, ama bir kısım askeri malzeme yeni yerlerine götürülüp bırakılacak. Bu kez Karadeniz’e ABD savaş gemileri girebilir.

Geçtiğimiz hafta ABD Hava Kuvvetleri’ne bağlı 336. Filodan 15 adet F-15E savaş uçağı ve bunlara ait yer sistemlerini taşıyan C-17 kargo uçakları Yunanistan, Larissa Hava Üssü’ne intikal etti. (Bkz. Kırılma-6)

Bir nokta daha var ilave etmemiz gerekiyor: ABD ile İsrail, 2013 yılında kendi Doğu Akdeniz (East-Med) planlarında anlaşmaya varmışlar. Buna ABD ve İsrail arasında yapılan “Bölgesel Strateji Anlaşması“ dendi, ama kısaca EastMed idi (East Mediterranean, Doğu Akdeniz).  Bu anlaşma, ABD, İsrail ve Yunanistan (buna Güney Kıbrıs ta dahil), Levant bölgesinden Balkanlar’a kadar olan ABD savunma hattının yeni oluşumunun ilk sinyali idi. Geçmişten günümüze gelişmeleri bu kapsamda düşünmek gerekir. (Bkz. Türk-Amerikan İlişkilerine Stratejik Bakış)

Hatta geçtiğimiz günlerde İsrail’de gerçekleştirilen yeni Blue Flag-2021 tatbikatına dahi bu kapsamda bakılabilir. Bu tür bayrak tatbikatlarının amacı stratejik mesaj vermek amaçlıdır.

Türkiye nerede? ABD bölgemizde esasen İsrail ve Yunanistan ile hareket etmeyi seçti. Türkiye’yi gri ülke olarak görmektedir. ABD tarafından Türkiye’nin savunma faaliyetlerinde Rusya ile angajmanda olduğu değerlendirilmektedir.

Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, NATO Savunma Bakanları Toplantısı sonrasında gazetecilerle Türkiye’nin NATO Daimi Temsilciliğinde bir araya geldi. Toplantıya yönelik değerlendirmelerde bulunan Bakan Akar, gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nın yoğun geçtiğini belirten Bakan Akar, “Savunma ve caydırıcılık konularının üzerinde önemle duruldu. Ayrıca, Afganistan başta olmak üzere bölgesel ve küresel gelişmeler de bakanlar tarafından ele alındı. Türkiye olarak tüm görüşlerimizi açık ve net bir şekilde ortaya koyduk. Görüşlerimizin bazı ülkelerce de paylaşıldığını memnuniyetle müşahede ettik.” ifadesini kullandı.

Başta DEAŞ, FETÖ ve PKK/YPG olmak üzere Türkiye’nin tüm terör örgütleriyle kararlılıkla mücadele ettiğini bir kez daha vurguladıklarını aktaran Bakan Akar, “Teröristin dinî ve etnik yapısı olmaz noktasından hareketle ‘terörist, teröristtir.’ tanımıyla mücadelemizi sürdürdüğümüzü belirttik.” dedi.

Türkiye’nin NATO içindeki sorumluluklarını bugüne kadar yerine getirdiğini, bundan sonra da getirmeye devam edeceğini vurgulayan Bakan Akar, “Bazıları bilinçli veya bilinçsiz olarak ‘Türkiye bir yere mi gidiyor’ gibi söylemlerde bulunuyor. Türkiye’nin bir yere gittiği yok. 70 yıldan beri biz NATO’nun şerefli bir üyesiyiz. Sorumluluklarımızın bilincindeyiz. Bugüne kadar sorumluluklarımızı yerine getirdik bundan sonra da yerine getirmeye devam edeceğiz.” dedi.

NATO Karargâhında İngiltere, ABD, Yunanistan, İspanya, Polonya, Macaristan, Romanya, İtalya, Slovenya, Letonya ve Bulgaristan Savunma Bakanları ile gerçekleştirdikleri kısa süreli görüşmelerle savunma ve güvenlik alanlarında görüş alışverişinde bulunduklarını ifade eden Bakan Akar, “Bu görüşmelere bağlı olarak önümüzdeki günlerde çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” diye konuştu.

Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki terörist unsurların varlığına ilişkin soru üzerine Bakan Akar, Türkiye’nin tüm komşularının sınırlarına ve egemenlik haklarına saygılı olduğunu vurguladı. Hedeflerinde sadece ve sadece teröristlerin olduğunu dile getiren Bakan Akar, şunları söyledi: “Kürt kardeşlerimize karşı faaliyet gösterdiğimiz şeklindeki söylemler fitne çıkarmaya, ortalığı karıştırmaya yönelik asılsız iddialardır. Kürtlerin kardeşimiz olduğunun, ekmeğimizi, suyumuzu paylaştığımızın en açık göstergesi şehitliklerimizdir. Örneğin Çanakkale Şehitliğimizde Suriye’den 687, Irak’tan 46, Lübnan’dan 50, Filistin’den 92, Hicaz’dan 11, Libya’dan 20 ve Tunus, Mısır ve Sudan’dan şehidimiz var. Bizim kardeşlik davamızın ne kadar gerçek olduğunu yakın tarihimizdeki olaylar açıkça göstermektedir. Bizim tek hedefimiz teröristlerdir. Asil milletimizi, 40 yıldan beri başına musallat olan terör belasından kurtarmakta kararlıyız. En son terörist etkisiz hâle getirilinceye kadar da mücadelemiz kararlılıkla devam edecek.

Bakan Akar, Türkiye’nin sınırlarını korumakla birlikte NATO’nun da sınırlarının korunmasına katkı sağladıklarını belirterek “Sınırlarımızın hemen yakınında bir terör koridoruna müsaade etmeyeceğimizi söyledik. Yaptığımız operasyonlarla terör koridorunu engelledik.” diye konuştu. Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelere de değinen Bakan Akar, şunları söyledi: “ABD’lilerle Ruslarla yaptığımız mutabakatlar var. Bu mutabakatlarda bize düşen ne varsa en iyi şekilde yerine getirdik, getirmeye devam ediyoruz. Muhataplarımıza da kendilerine düşen görevleri yapmalarını hatırlatıyoruz. Sağlanan bir ateşkes var. Zaman zaman birtakım ihlaller, çatışmalar, saldırılar olsa da genel anlamda alınan tedbirler çerçevesinde ateşkes ve istikrar sürüyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın Soçi’de Sayın Putin ile yaptıkları görüşmeden sonra ortam daha sakin bir hâle gelmişken, 20 Ekim’de Şam’da bir saldırı oldu. Bombalı saldırı sonrasında 14 Suriye askeri, daha sonra rejim unsurları tarafından İdlib’de yapılan saldırılar sonucunda 10 masum insan hayatını kaybetti. İdlib’deki insanlar Şam’daki olaylarla hiçbir alakası olmayan masum insanlardı.

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde teröristlerden arındırılan bölgelerde hayatın normale dönmesine yönelik çalışmalarını sürdürdüğünü aktaran Bakan Akar, “Bu çalışmalarımızı bazıları ‘Buralara yerleşiyorsunuz’ diye yanlış yorumluyor. İnsanoğlu su, ekmek, barınma olmadan yaşayamaz. Bizim oradaki çalışmamız bölgedekilerin insani ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik. Bunu başka şekilde yorumlamak doğru değil.” dedi.

İdlib’deki gelişmelere değinen Bakan Akar, “Bizim mevcudiyetimiz önemli. Bizim oradaki varlığımız rejimin katliamlarını engelliyor. Bunun engellenmesi de göç dalgasını ve radikalleşmeyi durduruyor.” diye konuştu.

Yunanistan ile Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta yaşanan sorunlara ilişkin değerlendirmesi sorulan Bakan Akar, Türkiye’nin sorunların iyi komşuluk çerçevesinde, diyalog yoluyla çözümünden yana olduğunu yineledi.

Bununla ilgili temaslarını sürdürdüklerini, Yunanistan Savunma Bakanı Nikolaos Panagiotopoulos ile de NATO Karargâhında görüştüklerini hatırlatan Bakan Akar, “Yunan Savunma Bakanı ile olumlu, yapıcı bir görüşme yaptık. Bu görüşmenin olumlu sonuçlarını önümüzdeki dönemde görmeyi bekliyoruz.” dedi. Şöyle devam etti: “Biz gerilimi artıran, provokatif eylem ve söylemlerin fayda sağlamayacağını her zaman dile getirdik. Bazı siyasi figürlerin, kişilerin bu konuda öne çıktığını, bunun önlenmesi gerektiğini muhataplarımıza söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Bu arada bazı ülkelerin de kışkırtma ve teşvikiyle silahlanma başta olmak üzere bazı eylemler ortaya çıkıyor. Bunların orta ve uzun vadede hiçbir yararının olmadığının bilinmesini istiyoruz. Neden? Biz iyi komşuluk ilişkileri içinde beraber yaşamayı, zenginliklerden beraber faydalanmayı ve ülkelerimizin güven ve refah içinde yaşamasına gayret ediyoruz. Bunun dışında NATO’nun içinde olmamıza rağmen birtakım ittifaklar aranmasının hem NATO’ya hem ikili ilişkilere zarar vereceğini, güveni sarsacağını herkesin bilmesi gerekir.

Sn. Akar şöyle devam etti: “Mevcut ittifakların ruhuna, lafzına uygun hareket etmek lazım. İçinde bulunduğumuz NATO ittifakı günümüzde ve tarihteki en güçlü savunma örgütüdür. Dolayısıyla bunun içindeyken bunun dışında başka arayışların uygun olmadığını herkesin görmesi lazım. Eğer müttefikler arasında NATO dışında ayrı bir ittifak olursa bunlar NATO’nun 2030 vizyonuna da aykırıdır. NATO, birlik olmaktan, beraberlikten bahsediyor. Bunların dışına çıkmanız NATO’yu aşındırmak anlamına gelir.

Yunanistan’ın son dönem girdiği silahlanma yarışına da değinen Bakan Akar, “Bu, ‘Türkiye’ye karşı değil’ diyorlar. Peki kime karşı?” diye sordu. Bakan Akar, Türkiye’nin müttefikleri ve ortakları için hiçbir zaman bir tehdit olmadığını belirterek “Türkiye müttefikleri ve ortakları için güvenilir, güçlü ve etkin bir müttefiktir. Bunun herkes tarafından bilinmesi lazım. Ayrıca, ifade edildiği gibi ekonomik problem yaşayan Yunanistan’ın böyle maceralara girmesinin Yunan halkının hayatını daha da zorlaştıracağını görmek lazım.” dedi.

Türkiye’nin ABD’den F-16 tedarikine ilişkin soru üzerine Bakan Akar, “84 milyon nüfusumuzu, 780 bin kilometrekare topraklarımızı ve bu çerçevedeki hak ve hukukumuzun korunması bizim vazifemiz. Bunu nasıl yapacağız? Ordumuzla yapacağız. Ordu ne demek? Personel ve donanım demek. Bunu yerine getirmeye çalışıyoruz. Yani ordumuzu en iyi şekilde teçhiz etmeye çalışıyoruz.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın liderliğinde savunma sanayisinde yerlilik oranının yüzde 80’lere yaklaştığını dile getiren Bakan Akar, “Birçok ihtiyacımızı yerli olarak karşılayabilecek durumdayız. Bunun dışında karşılamamız gereken ihtiyaçlarımız da var. Bu manada elimizdeki F-16’ların yenilenmesi lazım. Stratejik müttefikimiz, dostumuz ABD’den hem blok 70 Viper F-16 tedariki hem de elimizdeki bazı uçakların modernize edilmesi için teknik çalışma başlatıldı. Süreci takip ediyoruz. Türkiye’nin, TSK’nın güçlenmesi aynı zamanda NATO savunmasının güçlenmesi anlamına geliyor.” ifadelerini kullandı.

ABD Savunma Bakanı Austin ile görüşmesinin nasıl geçtiğine yönelik soruya da Bakan Akar, “30 Ekim’de Roma’da Liderler Zirvesi yapılacak. Sayın Cumhurbaşkanımız ile Sayın Biden görüşecek. Buradaki temaslarla o zirvenin olumlu, yapıcı, rahat, sorunları çözücü şekilde gerçekleşmesine yönelik elimizden gelen katkıyı sağlamaya çalışıyoruz.” yanıtını verdi.

Suriye’nin kuzeyinden son dönemde gerçekleşen terör örgütü PKK/YPG saldırılarına ilişkin soru üzerine de Bakan Akar, “Olayları çok yakından takip ediyoruz. Yeri ve zamanı geldiğinde gereken yapılır. Hak ve menfaatlerimiz neyi gerektiriyorsa Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bugüne kadar yapıldığı gibi, bundan sonra da yapılacak.” dedi.

AFP’nin haberine göre ABD tarafından Suriye’de El Kaide’ye yönelik hava harekatı düzenledi. Merkez Komutanlık Sözcüsü Binbaşı John Rigsbee yaptığı açıklamada, “Bugün Suriye’nin kuzeybatısındaki bir ABD hava saldırısı, üst düzey El Kaide lideri Abdülhamid el-Matar’ı öldürdü” dedi.

NATO resmi sayfasında Rusya ile ilişkileri özetler mahiyette 5 Rus iddiasına cevap niteliğinde bilgilendirme var. Bunları aynı şekliyle buraya kaydedelim (NATO’nun ifadesidir):

NATO Rusya ile gerçek diyalogla ilgilenmiyor, iddiası: (Cevap) Rusya’nın NATO’daki diplomatik misyonunun ve NATO’nun Moskova’daki Askeri İrtibat Bürosunun çalışmalarını askıya alma ve Moskova’daki NATO Enformasyon Bürosunu kapatma kararından üzüntü duyuyoruz. NATO ve Müttefikler, Rusya ile anlamlı diyalog çağrılarında tutarlılar. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, gerilimlerin yüksek olduğu zamanlarda Rusya ile diyalogun şart olduğunu defalarca vurguladı. Bu, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile yaptığı son görüşmede yinelediği bir mesaj. Genel Sekreter, NATO’nun uzun süredir devam eden NATO-Rusya Konseyi toplantısı düzenleme teklifini de yineledi. Rusya bugüne kadar bu teklife yanıt vermedi. Ekim 2021’de NATO, Rusya’nın NATO Misyonu’nda görevlendirilmemiş Rus istihbarat subayı olan sekiz üyesinin akreditasyonunu geri çekti. Bu karar istihbarat temelinde alındı ​​ve NATO’nun caydırıcılık ve savunmayı anlamlı diyalogla birleştiren Rusya’ya yönelik politikasını değiştirmiyor.

NATO, askeri tatbikatları NATO ile Rus kuvvetleri arasındaki “temas hattından” uzaklaştırma önerisini görmezden geliyor, iddiası: (Cevap) NATO ve Rus kuvvetleri arasında bir “temas hattı” yoktur, ancak NATO Müttefiklerinin uluslararası kabul görmüş sınırları vardır. NATO’nun Müttefik topraklarında konuşlanmaları savunma amaçlıdır, orantılıdır ve uluslararası taahhütlerimizle uyumludur. İttifakımızın doğu kısmındaki gelişmiş mevcudiyetimiz, bir çatışmayı kışkırtmak değil, bir çatışmayı önlemek içindir. Rusya’nın komşularına karşı askeri güç kullanmasına ve Baltık bölgesi ve ötesindeki askeri birikimine bir yanıttır. Rusya’nın önerisinin aksine, bu yılın başlarında Ukrayna’da ve çevresinde Rus kuvvetlerinin büyük bir yığılması da dahil olmak üzere agresif Rus askeri faaliyetlerinin devam ettiğini görüyoruz. Rusya’yı askeri tatbikatlar ve kuvvet duruşu da dahil olmak üzere mevcut şeffaflık kurallarına uymaya çağırıyoruz. Ayrıca Rusya’yı doğrulama önlemlerini geliştirmek için Viyana Belgesini modernize etme sürecine dahil etmeye çağırıyoruz. NATO-Rusya Konseyinde ve ordudan askeriye kanallarımız aracılığıyla risk azaltma ve şeffaflık konusunda daha fazla diyaloğa açığız.

Ukrayna NATO’ya giremez, iddiası: (Cevap) NATO Müttefikleri Ukrayna’nın NATO’ya katılma isteklerini memnuniyetle karşılıyorlar ve 2008 Bükreş Zirvesi’nde Ukrayna’nın İttifak üyesi olacağına dair alınan kararın arkasında duruyorlar. NATO üyeliğine ilişkin kararlar her bir başvurana ve 30 NATO Müttefikine bağlıdır. Rusya’nın müdahale etme hakkı yoktur ve böyle bir süreci veto edemez. Avrupa’da herhangi bir etki alanı fikrini ret ediyoruz, bunlar tarihin bir parçası ve tarihin bir parçası olarak kalmalıdır. Her ülke gibi, Ukrayna da kendi güvenlik düzenlemelerini seçme konusunda egemenlik hakkına sahiptir. Bu, Rusya’nın da kabul ettiği ve saygı duyması gereken Avrupa güvenliğinin temel bir ilkesidir. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra Rusya, Paris Şartı, AGİT’in kurulması, Avrupa-Atlantik Ortaklık Konseyi’nin oluşturulması ve NATO-Rusya Kurucu Yasası dahil olmak üzere kapsayıcı bir Avrupa güvenlik mimarisinin inşasında rol oynadı.

NATO, Rusya’nın silah kontrolü önerilerini reddetti, iddiası: (Cevap) Rusya’nın karadan atılan orta ve kısa menzilli füzelerin Avrupa’da konuşlandırılmasına ilişkin moratoryum önerisi inandırıcı bir teklif değil. Sahadaki gerçeği göz ardı ediyor. Gerçek şu ki, Avrupa’da yeni ABD füzeleri yok, ancak Avrupa’da yeni Rus füzeleri var (SSC-8). Füze sistemi hareketli olduğundan ve hızlı bir şekilde hareket ettirilebildiğinden, Rusya’nın SSC-8’lerinin konuşlandırılmasıyla ilgili herhangi bir coğrafi sınırlama inandırıcı değildir. Rusya, SSC-8 sistemini doğrulanabilir bir şekilde yok etmedikçe, bu moratoryum gerçek bir teklif değildir. NATO, NATO’nun caydırıcılığının ve savunma duruşunun güvenilir ve etkili kalmasını sağlamak için Rusya’nın SSC-8’lerinin oluşturduğu önemli risklere ölçülü bir şekilde yanıt veriyor. NATO yeni bir silahlanma yarışı istemiyor ve Avrupa’da yeni kara tabanlı nükleer silahları konuşlandırma niyetinde değil. Müttefikler silahların kontrolü, silahsızlanma ve nükleer silahların yayılmasının önlenmesine sıkı sıkıya bağlı kalırlar.

NATO, Rusya’yı çevreliyor ve kontrol altına almaya çalışıyor, iddiası: (Cevap) NATO, amacı üye devletlerimizi korumak olan bir savunma ittifakıdır. Tatbikatlarımız ve askeri konuşlandırmalarımız Rusya’ya veya başka herhangi bir ülkeye yönelik değildir. Bu iddia aynı zamanda coğrafyayı da yok sayar. Rusya’nın kara sınırı 20.000 kilometrenin biraz üzerinde. Bunun on altıda birden (1.215 kilometre) daha azı NATO üyeleriyle paylaşılıyor. Rusya’nın 14 ülke ile kara sınırı var. Bunlardan sadece beşi NATO üyesidir. NATO toprakları dışında, İttifak’ın yalnızca Kosova ve Irak’ta askeri varlığı bulunuyor. KFOR barışı koruma görevi, Rusya’nın da üyesi olduğu BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan Birleşmiş Milletler yetkisiyle yürütülüyor. NATO’nun Irak’taki savaş dışı misyonu, uluslararası terörizme karşı mücadeleye önemli bir katkıdır ve Irak’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tam saygı gösterilerek ve Irak hükümetinin talebi üzerine yürütülür. Buna karşılık, Rusya’nın üç ülkede (Gürcistan, Moldova ve Ukrayna) hükümetlerinin rızası olmadan askeri üsleri ve askerleri var.

Bu NATO açıklamaları çerçevesinde Avrupa’da nükleer caydırıcılık konusunda alınacak önlemlerin devam edeceğini, Ukrayna’nın ittifaka girmesi yönündeki çalışmaların devam edeceğini not etmek gerekir. Ayrıca buradan anlaşılan o ki NATO ile Rusya’nın birlikte barışa doğru adım atması yönündeki tek kutuplu dünya algısının sonuna gelindiği buradan anlaşılabilir. Bundan sonraki dönemde restleşmeler daha da artarak devam edecek niteliktedir.

Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen, Cenevre’de süren Suriye Anayasa Komitesi (45 kişiden oluşmaktadır, 15 kişilik 3 grup var) altıncı tur görüşmelerinin hayal kırıklığıyla sonuçlandığını belirterek, “Elde etmeyi umduğumuz şeyi başaramadık. Yeni bir metin sunmamaya karar veren hükümet (Esed rejimi) delegasyonuydu.” dedi.

İki oturum halinde düzenlenen son gün toplantılarının ardından Pedersen basın toplantısı yaptı. 18 Ekim’de başlayan altıncı turda hangi başlıkları anayasa metnine dönüştürmeleri ve anayasa metnini kimlerin sunması gerektiğine dair müzakerede bulunduklarını belirten Pedersen, “İki eş başkan, toprak bütünlüğü ve egemenlik ilkeleri üzerinde anlaştılar. Salı günü muhalefetin ordu, güvenlik ve istihbarat konulu bir anayasa taslağı sunmasına karar verildi. Üçüncü gün, hukukun üstünlüğü taslağının üçüncü delegasyon tarafından sunulmasına karar verildi. Dördüncü gün, hükümet tarafından terör ve aşırılıkla ilgili metnin sunulmasına karar verildi.” dedi.

Pedersen, hafta boyunca toplantılarda iniş ve çıkışlar olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: “Bugün müzakere ettiğimiz ilkeleri öne çıkarmaya odaklanacak ve geçici bir anlaşmaya veya en azından bazı konularda ittifak etmeye ve neleri kabul etmediğimizi kararlaştırmaya odaklanacaktık. Bugünkü görüşmeler büyük bir hayal kırıklığıydı. Elde etmeyi umduğumuz şeyi başaramadık. Nasıl bir fikir birliğine varılacağı konusunda iyi istişarelerimiz olabilirdi, fakat süreci nasıl ilerleteceğimiz konusunda doğru bir anlayıştan mahrum kaldık. Yeni bir metin sunmamaya karar veren hükümet delegasyonuydu.”

Pedersen’den sonra basın toplantısı düzenleyen, muhaliflerin eş başkanı Hadi el Bahra ise 6’ıncı tur görüşmelerinde rejim heyetinin tutumuna tepki gösterdi. Bahra, “Bu şekilde yeni bir tura gidemeyiz. Eğer mevcut yöntemi değiştirmezsek istediğimiz sonuçları alamayacağız.” uyarısında bulundu. Anayasa Komitesinin görevinin sadece yeni anayasa hazırlamak değil aynı zamanda reform olduğunun altını çizen Bahra, “Önerilerimizi ortaya koyduk, bazı önerilerimizin rejimin taslağındaki önerilerde yer almasından ötürü ortak konular üzerinde ilerleyebileceğimizi düşündük. Ama rejim kendi sunduğu metindeki bazı ifadeleri dahi onaylamadı.” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye Anayasa Komitesinin yapısı kısaca şöyledir: Büyük ve küçük olmak üzere iki yapıdan oluşuyor. Büyük yapı, komite üyelerinin tümünü kapsıyor ve rejim, muhalefet heyeti, sivil toplum temsilcileri olmak üzere 3 gruptan oluşuyor. Küçük yapı ise 3 listeden seçilen 15’er kişiden meydana geliyor ve anayasanın yazımından sorumlu bulunuyor. 45 kişilik yazım kurulunun hazırladığı taslakları, 150 kişilik büyük yapının onaylaması, karar alınması için ise üyelerin en az yüzde 75’inin “evet” oyu vermesi gerekiyor. Komitenin iki eş başkana sahip olması dikkati çekiyor. Muhaliflerin eş başkanlığını eski Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Hadi el Bahra, rejimin eş başkanlığını ise önceki anayasayı hazırlayan komitede de yer alan hukukçu Ahmed Kuzbari yürütüyor.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Terörizm ve Uluslararası Hukuk

DİĞER YAZI

Yunanistan’ın Anlaşmazlık Stratejisi

Politika 'ın son yazıları

18 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
32 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
44 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
47 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
79 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme